Geçen hafta pek çok aile iki bayramı birarada yaşadı. Hem Kurban Bayramı'nı kutladı, hem de vatan borcu sırası gelen evin oğlunu askere uğurlamanın heyecanını yaşadı. Haber bültenlerinde bol bol izlemişsinizdir. "Canım bu vatana feda olsun" diyen, çakı gibi asker selamı veren, daha askere gitmeden kısa künye okuyan aslan yüreklileri ve onları gururla asker ocağına uğurlayan anaları, babaları, eşleri, sevgilileri... Ancak haber merkezleri bu kez de "klişelerden" kendilerini kurtaramamışlardı. Bildik görüntüler ve bildik konuşmalar ekranı kaplamıştı. Oysa geri planda haberin en kıymetlisi duruyordu. Bana da bir yakınım haber verdi de gidip, gördüm. Kadıköy İskelesi'nin karşısındaki pasajda adeta bir "Asker eşyaları sektörü" oluşturulmuş. Asker uğurlamadan önce mutlaka buraya uğranıyor. Çamaşırından, havlusuna, tıraş takımından, özel cep ısıtıcısına, kulak koruyucusundan, dürbüne, kar maskesi ve postala kadar ne gerekliyse, bu pasajda satılıyor. Hatta tam 80 kilogram alabilen özel asker bavulları bile dizayn edilmiş. İçinde tüm donanımıyla birlikte 450 liraya satıyorlar. Askerliğimden bilirim. Dolabımda envanter harici ve standart dışı atlet bulundurduğum için disiplin cezası almıştım. Merakım, bunca malzemeyi askeri birliklere nasıl kabul ettikleri... Benim bildiğim Türk Silahlı Kuvvetleri hiçbir evladını aç, açıkta, soğukta, korunmasız, teçhizatsız bırakmaz. Bu nedenle dışarıdan 80 kiloluk teçhizatla asker ocağına teslim olunmasını hiç anlamıyorum. Anne-babaların "koruma" içgüdüsünün, ekonomik kriz nedeniyle çaresizliğe düşen esnaf tarafından ranta çevrildiğini düşünüyorum. Bakalım bu "askerlik sektörü" ilk kez hangi ana haber bülteninin konusu olacak?..