Osman Yağmurdereli'nin hayata veda ettiği günün akşamında üç ekran yüzü için zor saatler başlamıştı. Biri, atv'de İbo Şov'u sunan İbrahim Tatlıses, diğeri FOX'taki Romanstar'ın sunucusu Armağan Çağlayan, diğeri de o gece Kıbrıs'ta konseri olan Gülben Ergen'di... İbrahim Tatlıses, programını "Osman kardeşine" ithaf ederek, ağladı, ağlattı... Armağan Çağlayan acısından çok az söz etti. Hatta özel mazeretleri nedeniyle iyi performans sergileyemediklerini iddia eden yarışmacıları, "O zaman benim de burada olmamam gerekirdi. En iyi arkadaşımı, iş ortağımı kaybettim. Siz şovu devam ettirmek zorundasınız" dedi. Gülben Ergen, programı öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtlarken, Yağmurdereli ile ilgili bir soru üzerine hıçkırıklara boğuldu. Ama çıkıp, hiçbir şey olmamış gibi konserini verdi... Üç ünlü isim ve üç ayrı yoğurt yeme tarzı... Peki şov her zaman devam etmek zorunda mı? Bu konu çokça tartışılır. "Palyaçonun içine akıttığı gözyaşları" pek çok dramatik yoruma, yazıya konu olur. Kişisel görüşüm, "samimiyetle" yapılmayan hiçbir işin, yerini, hedefini bulmayacağıdır. İçiniz kan ağlarken, gülüp, eğleniyormuş gibi yapmak en azından "izleyiciye" haksızlık ya da saygısızlıktır. Bu nedenle son dakikada iptal edemediği için Kıbrıs konserinde büyük acı çeken ve bu hafta "içinden gelmediği ve çok üzgün olduğu" gerekçesi ile atv'deki "Sürpriz" programını yapmayan Gülben Ergen'i hem anlayışla karşılıyor, hem de "cesaretli içtenliği" için kutluyorum.