Şarkı Söylemek Lâzım yarışmasının jüri üyelerinden Özdemir Erdoğan'ı, Esra-Ceyda Ersoy Kardeşler'i değerlendirirken yeterince cesur davranmadığı için bu sütunlarda eleştirmiştim. Kim bilir belki de bana öyle gelmişti. Ama bu yazının ardından sahneye gelen neredeyse tüm yarışmacılar ve koçları Erdoğan'ı aynı şekilde suçlayınca, yanılmadığımı ve yalnız olmadığımı anladım. Gelin görün ki, değerli sanatçı Özdemir Erdoğan benim bu küçücük eleştirime iki hafta önce canlı yayında ağız dolusu hakaret ile karşılık vermeyi tercih etti. Yıllık iznimi kullandığım için "bilgilendirme" yazım bugüne nasip oldu. Erdoğan belli ki bugüne kadar yazılarımı hiç okumamış, kulaktan dolma bilgilerle konuşmuştu. Şayet okusaydı, ilk haftanın ardından Esra-Ceyda Kardeşler'i bu sütunlarda "Özdemir Erdoğan ve Ümit Besen'e karşı takındıkları saygısız tavır nedeniyle" kıyasıya eleştirdiğimi görecekti. Eğer bu sütunların okuru olsaydı, ilk Şarkı Söylemek Lâzım yarışmasında İnci Çayırlı'yı, Sezen Aksu'yu harcamaya kalkanlara karşı nasıl cephe aldığımı, onları nasıl savunduğumu, bu ülkenin gerçek sanatçılarının yarışma reytinglerine meze edilmemesi için nasıl mürekkep akıttığımı fark edecekti. Ama Özdemir Erdoğan ne yaptı? Bu sütunların yazarını "Topluma mal olmuş Türk sanatçılarını harcayan, buna karşılık yabancı sanatçıların yalakalığını yapan kişi" olarak niteledi. Bu sütunların gerçek okurları yabancı hayranlığına zerre kadar prim vermediğimi çok iyi bilirler. Bu sütunların sahibi, sanatın gerçek temsilcilerini korumak, kollamak, onlara vefa göstermek, yeni yetmelerin ağzına sakız olmalarını engellemek konusunda bugüne kadar herkesten daha "atik ve cesur" davranmıştır. Sayın Özdemir Erdoğan'ın ağzından istemeden döküldüğüne inandığım ve bugüne kadar sergilediği asil duruş ile bağdaştıramadığım "yalaka" sözünü dava konusu yapmamam, bu memleketin sevgi ve saygıya değer gerçek sanatçılarını koruma ve kollama konusundaki duyarlılığımın bir nişanesidir. Ama keşke Özdemir Erdoğan'ı anılarımda "İkinci Bahar'ı söyleyen nazik ve nahif adam" olarak saklayabilseydim... Önce ekrandaki sakilliğe verdiği prim ve ardından en küçük bir eleştiriye karşı gösterdiği tahammülsüzlükle beni yanılttı... Ne yazık ki ikinci hüsran yaşıyor ömrüm...