Cüneyt Arkın'ın eski filmlerini izlerken aklımdan hep aynı soru geçer: "Eğer 1937 yılında Eskişehir'de Fahrettin Cüreklibatur olarak değil de, San Fransisco'da George Atkins olarak dünyaya gelseydi, ne olurdu?" Eminim, şu anda Hollywood'un o meşhur yıldızlı bulvarında onun da bir el izi olurdu... Cüneyt Arkın'ı son olarak Plastherm boru reklamında izlerken ustaya bir kez daha hayranlık duydum. Atını dört nala kaldırmış... Bir elinde dizginler, diğerinde mızrak gibi hedefe savurduğu plastik borular... Atını şaha kaldırıyor, engellerin üzerinden atlatıyor. Kim bilir bir dakikalık reklam çekimi için o sahneleri kaç kez tekrarlamıştır... Hollywood'un yeni yıldızları daha 25 yaşlarındayken bu sahneleri çekmek için dublör kullanıyorlar. Cüneyt Arkın'ın yaşı ise yetmiş, işi bitmemiş... Eee, boru değil, Malkoçoğlu bu...