FİLM galasında Özkan Uğur ile sohbet ediyoruz. "Bu yarışma bolluğunda gözlerim Altın Kalpli Sunucu'yu arıyor" diyorum, bir dönem sunduğu yarışmayı kastederek... Özkan Uğur, yüzünü buruşturuyor: "Televizyonda artık kaliteli işler prim yapmıyor. Şu toz toprak bir yatışsın da hele, sonra bakarız" diyor. Nilgün Belgün'e, "E, hadi" diyorum, "Yeter yüzünü özlettiğin. Gündüz ekranlarında görelim artık seni..." O daha da dertli: "Bizim program fazla kaliteli ve seviyeli kalıyor herhalde. Talep yok" diyor. Gülben Ergen'le konuştum geçen gün. atv'ye program yapmaktan vazgeçmiş. "Bir hafta boyunca gündüz programlarını seyrettim. Ben onların yaptığını asla yapamam. Benim yapacağım da zaten reyting yapmaz. Vazgeçtim." dedi. (Bu arada Gülben'in yerine İpek Tuzcuoğlu'nun atv'ye sabah programı yapacağı konuşuluyor. Ama İpek de ürkek ve çekingen...) Durum vahim... İnsanlar televizyona "kaliteli iş" yapmaktan korkar hale geldi. Söyleyecek "sözü", beyninin derinliklerinde "özü" olan insanlar televizyondan elini ayağını çekiyor. Gülben'in yeni albümünü tanıttığı muhteşem konserini izledim. Nihat Odabaşı ile birlikte ortaya koydukları enfes şovu görünce benim bile içimden "Galiba bu şov bize iki numara büyük" diye geçirdim. Ben bile kalite konusunda bu denli umutsuzluğa kapılmışsam, vay halimize...