Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Bu sütunlarda haftalar öncesinden yazdık. SİYAD'ın aday listesini görüp de gözlerimizin fal taşı gibi açıldığı gün, bizim Günaydın'ın manşetinden "Yahu Beyaz Melek'in yönetmeni, görüntü yönetmeni ve film olarak kendisi bu listeye girmez mi?" diye isyan ettik. Ödüller verildi. Beyaz Melek'e bir tanecik ödül yok. Tek ayıp bu mu? Bence sezonun en kaliteli filmi olan Mutluluk'a sadece "En İyi Müzik" ödülü verilmesi, skandalın en büyüğü. Zülfü Livaneli kibar adam. Ben olsam o ödülü hakaret sayar, almazdım. Yahu filmde öyle muhteşem kareler var ki, al salonunun duvarına as!.. Bu filmin yönetmeni ya da görüntü yönetmeni onore edilmeyecek de kim edilecek? Zülfü Livaneli'ye En İyi Film Müziği Ödülü vermişler. Pöh! Zaten adamın bu ülkede almadığı müzik ödülü yok ki!.. Livaneli'nin "hayatının romanı" film olmuş, kendisi de yönetmen Abdullah Oğuz için çıkıp demiş ki, "Film, romandan daha güzel oldu..." Yahu kaç yazar kendi kitabından senaryolaştırılan bir film için bunu söyledi bugüne kadar? Hatırlayanınız var mı? Ben Beyaz Melek'in basın danışmanı değilim. Ama haksızlığa yüreğim dayanmadığı için bir kez daha yazacağım: Sinemayı bize okulda ne olarak öğrettiler? "Kitle iletişim aracı" değil mi? Peki Beyaz Melek ne yaptı? Herkesi derin bir "sosyal yaradan" haberdar etti. Sırtımızı döndüğümüz yaşlılara karşı yüzümüzü kızarttı. Bakanlar Kurulu'nu harekete geçirdi, kanun hükmünde kararname hazırlattı. Yani?... Yani "bir şeylerden" haber verdi. Sinemanın en büyük işlevi, misyonu olan "kitleler arasında haber ulaştırma" görevini lâyıkıyla yerine getirdi. Haydi diyelim ki, Mahsun Kırmızıgül'ü türkücü diye hafife aldınız. Peki bu "misyona" da mı ödül yok? 8 ödül alan Yumurta da iyi bir film. Ama Mutluluk, Beyaz Melek, Kabadayı ve Ademin Trenleri geçen yıl bu ülkenin insanına en yakın duran, en fazla izlenen, konuşulan filmleriydi. Lütfen SİYAD'ın açılımını, Sinemayı İnsana Yaklaştırmayan Adamlar Derneği haline getirmeyin!..