EN büyük kâbusum, Barış'ın sargılar içinde, belki saçları kazınmış, yüzü gözü şişmiş ve morarmış halini görmekti. Bu yüzden yanına gidememiştim. Bu sütunlardan sevenlerinin kalbine ve kendime umut pompalamaya çalışıyor ama acı sonun yaklaştığını da biliyordum. İstiyordum ki, Barış'ı hep o lepiska saçları, sürmeli gözleri ve ışıltılı gülümsemesi ile hatırlayayım. Ama olmadı... FOX'un magazin programı "Bizden Kaçmaz" Barış'ın koma hali görüntülerini ekranına taşıdı. Bir hafta önce haberciliğiyle övüp, göklere çıkarttığım dostlarıma kırıldım. Görüntünün üzerinde kocaman harflerle "Bizden Kaçmaz" yazıyordu. "Sizden kaçmayacak" görüntü bu mu olmalıydı? Hem de Barış'ın henüz vücudu bile soğumadan... Sonra aynı görüntüleri Star TV de ekranına taşıdı ama yoğun izleyici tepkisi üzerine hemen geri çekti. Barış'ın ölüm haberi, belirsiz "Az sonra"ların aardına reyting oltası olarak takılmıştı ne yazık ki! Hangisi haberdir, hangi haber insanlık adına görmezden gelinebilir? Bugün objektif davranmıyor olabilirim. Çünkü içimden taraf olmak geliyor, yitip giden çok yakınım olduğu için... Ama biz gazeteciler hep uzağımızda gerçekleşeceğini sandığımız olayların bir gün başımıza gelebileceğini hiç aklımızdan çıkarmamalıyız. Vicdanımızın, gazeteciliğimizden önde gelmesi gereken anlar olabileceğini de... Sözüm; bugün ve yarın aynı görüntüleri ekranına, sütunlarına taşıyacak tüm meslektaşlarımadır...