OKAN Bayülgen'in magazincilerle sürdürdüğü savaşın sonu gelecek gibi değil. Okan, iki hafta önce "Bizden Kaçmaz" adlı magazin programının kameramanını paylamıştı. Sebep, kameramanın Okan'ı "mahallesinde" görüntülemeye kalkmasıydı. (Daha önce de bir kameramanı "Burası benim sokağım, buraya giremezsin" diye kovalamıştı.) Bizden Kaçmaz'ın editörleri saymışlar. Okan, görüntü alan kameramanı engellemeye çalışırken 4 dakika içinde tam 24 kez "Ulan" demiş... Okan bu haftaki Makina programında magazin muhabirleri ve kameramanlarını yine eleştirdi. Ama bu kez işi hakaret boyutuna vardırdı. "O mikrofonu suratınıza dayayanlar var ya hani olur olmaz her yerde içeride eğlendiniz mi diyen... Yok artık eve gidiyoruz diyoruz, aldırmıyorlar. İşte onlar, o yavşaklar" dedi. Durum bir fasit daireye döndü. Okan, magazincilere eleştirisinin dozunu arttırdıkça, magazincilerden daha fazla taciz görüyor. Daha fazla taciz gördükçe, eleştirisinin sınırlarını hakarete vardırıyor. Evet, özel hayata magazinci müdahalesini ben de tasvip etmiyorum. Ancak işi "konuşmak ve ikna etmek" olan, her fırsatta kıvrak zekasıyla övünen Okan Bayülgen gibi birinden daha "şık" ve "yaratıcı" protestolar beklemek de hakkımız. Ama son programında onun ağzından çıkan, ilkokuldayken utanarak birbirimize söylediğimiz "Ya pop, ya rock" esprisini (!) duyunca, umudumuz da azalıyor.