Kongreye yeni stat projesinin sunumu ve rüzgarıyla giren yönetim bir aydır yaptığı 'ibra tedbiri' çalışmalarını da bu etkileyici sunumla taçlandırıp kongreyi başlamadan bitirdi. Yıldırım Demirören 'yakın markaj' çalışmalarını yapmasa da oy çoğunluğuyla yine ibra olurdu. Ne ibra etmemek için el kaldıran yaklaşık 5060 kişi, ne de bunu divan karar defterine adlarını yazdırarak işi resmileştiren 20 kişi '%51'i buluruz' hesabı yapmamıştı. Bu konudaki benim de paylaştığım genel görüşün 'İbra etmemek çözüm değil' olduğunun idrakinde olmalarına rağmen, 'Muhalefetsiz kalan Demirören yönetimine özellikle anlaşma dışı çıkma katları tartışılan Fulya Projesi başta olmak üzere psikolojik baskı oluşturarak' bir nevi oto kontrol görevine soyundular. Demirören genel hatlarıyla sakin geçen kongreden 'tek parti iktidarı' gibi kazanarak ve daha güçlenerek çıktı.
BEŞİKTAŞ KAN KAYBEDİYOR
Beşiktaşlılar'ın içini acıtacak iki önemli enstantene vardı. 1-Kongreye girmeye ve el kaldırmaya 10.925 üyenin hakkı var. Ancak gelenlerin sayısı 1019. Yani %10 bile değil . Oylamaya katılanlar ortalama 750 kişi. Türkiye siyasetinde % 47 temsilin bile tartışıldığı bir ortamda % 8-10'la kongre yapmak, ibra edilmek yönetim ya da camia için gurur duyulacak bir manzara değil.
2-Katılanların sayısı kadar profilinde de toplam bir düşüş var. Önde gelen işadamlarından Erdoğan Demirören haricinde kongrede Süleyman Seba, Turgay Ciner, Zafer Yıldırım, Hüsnü Özyeğin, Nevzat Demir, Tuncay Özilhan, İhsan Kalkavan, Hasan Arat, Mehmet-Cemil Kazancı, Fikret Orman gibi sayısız Beşiktaşlı işadamlarını, Sadettin Tantan gibi eski ya da yeni bakan, Hikmet Çetin gibi bürokratları, hariciyecileri ve yüksek ordu mensuplarını göremedik.
Camia bu 2 fotoğrafın analizini iyi yaptığı an aydınlığa çıkar. Tek başına iktidar kalan Demirören güçlenerek çıktığı kongrede Beşiktaş'ın kan kaybettiğinin farkına varmalıdır.