Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FAHRETTİN ALTUN

Bu zulüm düzeni yıkılacak elbet

Görmüyorlar mı? Görüyorlar elbette. Ancak göstermiyorlar, gizliyorlar. Batı medyasından, Batı medyasının İsrail zulmüne ilişkin tutumundan bahsediyorum. Bu zulmü gizliyorlar, çünkü bu zulme ortaklar. Olan bitene sadece sessiz kalmıyorlar, olan bitenin üstünü örtüyorlar.
İsrail'in hangi zulmünü gösterdiler ki bu sonuncusunu göstersinler. İsrail parlamentosunun kabul ettiği Yahudi ulus-devlet yasası başlı başına bir zulüm. İsrail'in zulüm politikalarını meşrulaştırma adımı... Ayrımcılığın, ırkçılığın ve devlet terörünün sıradanlaşması... Ve Batı medyası bunu gizliyor.
Dediğim gibi üzerinde konuşmaya değer bulmadığından değil. Yoksa Netanyahu'nun dediği gibi onlar da bu adımı Siyonizm tarihinde bir dönüm noktası olarak görüyorlar. Hele ki söz konusu yasanın 7. Maddesi, üzerinde uzun uzun konuşmak isteyecekleri bir madde. Ancak susuyorlar.
Ne diyor o maddede? "Yahudi yerleşimini ulusal bir değer olarak gören devlet, bu yerleşimlerin kurulmasını ve gelişmesini cesaretlendirmek ve ödüllendirmek için çalışacaktır."
Bu, bütün dünyanın gözleri önünde işgalin, gaspın, sömürünün açık açık savunulmasından başka bir şey değil. Yahudi ulus-devlet yasasını gündem yapmayanlar, pekala İsrail'in birkaç gündür yaptığı katliamları, işlediği cinayetleri de gündeme getirmiyor.
Nihayetinde Siyonist lobinin tahakkümündeki bir medya düzeninden bahsediyoruz. Her fırsatta Müslümanları terörist, İslam'ı şiddet dini olarak yansıtan adi bir düzen bu.
Bu düzeni kuranlar Müslümanları, İslam dünyasını ve son dönemde özellikle Türkiye'yi hedefe koyarken bir yandan da İsrail efsanesini büyütmeye çalışıyorlar. Bazen üstü örtük, bazen açık biçimde İsrail'e ve Yahudilere övgüler düzüyorlar. Bütün dünyanın onlara borçlu olduğu intibaını oluşturmaya çalışıyorlar.
Ilan Pappe, geçen yıl yayınlanan 'İsrail Hakkında On Mit' isimli önemli kitabında Batı medyasında İsrail'le ilgili olarak sürekli tedavülde tutulan efsanelerden, kalıp yargılardan bahseder. Nelerdir bunlar?
1) Filistin, üzerinde kimsenin yaşamadığı boş bir coğrafyaydı!
2) Yahudiler, dünya yüzeyinde yaşayacakları bir toprak parçaları olmayan bir topluluktu!
3) Siyonizm demek Yahudilik demektir!
4) Siyonizm, sömürgecilik değildir!
5) Filistinliler 1948'de gönüllü olarak yurtlarını Yahudilere terk ettiler.
6) 1967 Arap-İsrail savaşı İsrail'in mecbur kaldığı, hiç istemediği halde girdiği bir savaştı.
7) İsrail Ortadoğu'nun tek demokratik ülkesidir!
8) Kendiliğinden gelişen Oslo Barış Süreci Yaser Arafat tarafından bilerek sabote edilmiş, İsrail'e karşı terörist bir eylem olarak İkinci İntifada başlatılmıştır!
9) Hamas terörist bir örgüttür ve İsrail Gazze'de meşru müdafaa hakkını kullanmaktadır!
10) İsrail'in savunduğu şekliyle iki devletli çözüm (Filistinlilerin silahtan arınmış, sınırları İsrail tarafından kontrol edilen ve Filistin topraklarının dışında bir "devlet" kurmaları) Filistinliler için en iyi çözümdür!
Bunlar sadece hatalı çıkarımlar, yanlış bilinen hususlar değil, İsrail devletinin ve Yahudi lobisinin sistematik bir biçimde yürüttüğü propaganda faaliyetinin ürünleridir. Bize düşen her platformda bu ürünlerin izini sürmek ve bunların karşısına hakkı, hakikati koymak olmalıdır. Bugün bu zulüm düzenine itiraz eden, bu gidişata dur diyen tek gerçek aktör Türkiye ve onun lideri R. Tayyip Erdoğan'dır.
Erdoğan sadece İsrail'in zulümlerine itiraz etmiyor, onlara karşı çıkmıyor. İki şey daha yapıyor. Birincisi geçmişte ne yazık ki bu zulüm düzeninin sadık bir müttefiki olan Türkiye'ye yeni bir güzergâh çiziyor. İkincisi ise bir bütün olarak dünya sisteminin işleyişine, küresel zemindeki adaletsizliklere itiraz ediyor, alternatif çözümler öneriyor. Bu gayretle ve elbette Allah'ın yardımıyla bu zulüm düzeni bir gün yıkılacak...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA