Pazartesi günü Milletin Evi'nde, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde idik. Modern Türkiye tarihinde dönüm noktası olarak anılacak bir güne şahitlik ettik. Türkiye Cumhuriyeti Başkanı R. Tayyip Erdoğan'ın göreve başlama merasimine katıldık. Allah ömür verdikçe hatırlanacak, hikâyeleri nesilden nesile aktarılacak çok özel anlar yaşadık.
101 pare top atıldı. Dualar okundu. Mehter marşları çalındı. Başkan, eşi Emine Erdoğan hanımefendiyle birlikte çıktı sahneye. Yeni dönemi anlattı. "Cumhuriyetimizi yeni bir yönetim anlayışıyla şanlandırmanın sözünü veriyoruz" dedi. Kaybettiğimiz zamanı telafi etmek için çok çalışmak gerektiği mesajını verdi. Başkan Erdoğan, "her türlü hak ve özgürlükten, ülkemizin sahip olduğu tüm zenginliklerden, köken, inanç, meşrep, bölge, şehir farkı olmaksızın, vatandaşlarımızın tamamının yararlanmasını sağlayacaklarını, bu ülkede, insanların herhangi bir sebepten ötürü dışlandığı, ötekileştirildiği, zulme maruz kaldığı dönemlerin inşallah bir daha gelmemek üzere geride kaldığı"nı vurguladı.
***
Merasim sürecince gururlandık, duygulandık, hamdettik. Büyük bir mücadelenin sonunda gelindi bu noktaya. Ağır imtihanlar verildi. Kolay kolay altından kalkılamayacak zorluklara göğüs gerildi. Bu imtihanı evvelemirde R. Tayyip Erdoğan verdi. Söke söke aldı. Aldığı, milletin gasp edilen hakkından başka bir şey değildi esasında. Türkiye düşmanları ve onların içerideki işbirlikçileri Erdoğan'ı durdurmak için ne çok uğraştılar. Son 5 yılda ihanetin her türlüsünü gördü bu ülke. Terör örgütleri sıraya girdiler adeta. Dış güçler ellerinden geleni artlarına koymadılar. Sokak kalkışmaları, isyan girişimleri, darbe teşebbüsleri... Hepsini, evet hepsini denediler. Olmadı ekonomik tuzaklar kurdular, mali saldırılar gerçekleştirdiler.
Erdoğan sadece "
düşman"larıyla mücadele etmedi. Yeri geldi "
dost"larıyla da mücadele etmesi gerekti. 2013'ten sonra gördük ki Erdoğan'la uzun süredir yol yürüyenlerin bir kısmı onu bir "
lider" olarak değil, bir "
oy toplayıcı" olarak görmüşler. Erdoğan'ı emekli edip kendilerinin ülkeyi yönetecekleri günleri beklemişler. Ne yazık ki ellerine imkân geçtiğini düşündükleri her fırsatta düğmeye basmaktan, Erdoğan siyasetini geriletmeye çalışmaktan vazgeçmediler. Neyse ki onlar da başaramadı. Millet Erdoğan'a sahip çıktı. Millet, Erdoğan'ın kendi hakkını savunduğunu bilerek ona destek verdi. Haksız da çıkmadı.
***
Mücadele kazanıldı. Ülke büyük bir badire atlattı. Şimdi önümüze bakma zamanı. Başkan Erdoğan'ın dediği gibi çok zaman kaybettik. Yapılacak işler kolay da değil. Bir yandan milletin beklentilerinin karşılanması, millete verilen sözlerin tutulması, eksik kalan adımların atılması, henüz yapılamayan işlerin yapılması icap ediyor. Diğer yandan bölgesel ve küresel krizlere karşı Türkiye'yi dirençli kılmak ve bu krizlerin doğurduğu fırsatlardan yararlanmak gerekiyor. Bunlara ek olarak önümüzde zor bir mesela daha var. Reform gündemini hem devlette, hem de
AK Parti'de canlı tutmak, bu gündemin gerektirdiği adımları atmak... Bu bağlamda Erdoğan siyasetinin mütemmim cüzlerinden biri olan tevazu kültürünün hem devlette, hem partide tam olarak karşılık bulması çok önemli.
Yeni kabine hakkında
Pazartesi akşamı yeni sistemin ilk kabinesi
de açıklandı. Hayırlı uğurlu olsun. Listeye
bakınca alanında uzman, güçlü isimlerden
müteşekkil bir kabine ile karşı karşıya olduğumuzu
hemen anlıyoruz. Siyaseti Erdoğan
yapacak, onlar Erdoğan'ın önlerine koyduğu
siyasi hedefler doğrultusunda faaliyet alanlarını
yönetecekler. Nihayetinde millet 5 yıl sonra
Erdoğan'dan hesap soracak. Başkan Erdoğan
bunu bildiği için pazartesi akşamı açık açık
şunu söyledi: "
Artık hiçbir mazerete sığınma hakkımız bulunmuyor. Bunun için ekibimizle gece gündüz çalışacağız."
Bu söz bile Erdoğan siyasetinin neden sahici
ve başarılı bir siyaset olduğunu gözler önüne
seriyor.