Seçim sonuçları vatana millete hayırlar getirsin. En temel meselemiz, belirsizliklerle dolu bu küresel ortamda, ateşi giderek yükselen bu zor coğrafyada Türkiye'nin ayakta kalabilmesi ve önüne çıkan fırsatları değerlendirip büyüyebilmesidir. Bunun için de her şeyden önce ihtiyacımız güçlü bir siyasi liderlik, siyasi istikrar ve iddialı bir siyasi vizyon. Bu seçim sonuçları bize bu imkânı veriyor. Bu sonuçlar bu ülkede Erdoğan karşıtlığının siyasi bir başarı elde etmeye yetmediğini, rakiplerinin Erdoğan'ın siyasi vizyonunun çok ama çok gerisinde kaldığını tescil etmiştir.
Bu seçimlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan için anlamı belliydi. Ülke yönetimini demokratik yolla elde etmek için başarılması gereken bir sınav. O yüzden ülkenin beka meselesine dikkat çekti, yeni sistem için tasarladığı yönetim modelini anlattı, projelerini, vaatlerini seçmenle paylaştı. Peki ya İnce için? Yahut Kılıçdaroğlu için? Onlar için 24 Haziran seçimleri CHP'de iktidarı ele geçirme aracıydı. İnce de Kılıçdaroğlu da her şeyden önce CHP başkanlık koltuğu için yarıştı. Onlar açısından bu sonuç ne ifade eder? Partinin başkanı değişir mi? Yoksa CHP bölünür mü? Neden olmasın?
***
Peki ya İnce'nin mitinglerini olduğundan kalabalık, anket sonuçlarını da 2 kat göstermenin amacı neydi dersiniz? Elbette kaosa hizmet etmek. Seçimde başaramayacaklarını başından beri biliyorlardı. Daha yapılmamış seçimlerle ilgili şaibe oluşturmak için örgütlü biçimde çalıştılar. Sokağı hareketlendirip yeni bir Gezi kalkışması ortamı yaratmak arzuları... Rüyalarında görürler! Bu seçimler öncesinde muhalefet cenahından yükselen nefretin dozu çok yüksekti. Gezi kalkışması günlerinde de görmüştük bu nefreti. Kısmen 7 Haziran seçimleri sonrasında da... Erdoğan düşmanlığı olarak görülen bu nefret aslında Erdoğan'a destek olan bütün vatandaşlara dönük bir nefret. Öyle ki bu seçim öncesinde bu nefreti kendi aile bireylerine yöneltenleri ve bunu ifade edenleri de gördük. Mesela biri demiş ki "
annem oy veremiyor artık gidemiyor şükür yoksa akpye veriyordu kepez karı. merdivenlerden itmek istedim gidemesin diye, bir kere de giden arabadan kapıyı açıp tekmeleyip attığımı hayal ettim..."
Rehabilite edilmeliler. Nasıl, bilmiyorum
ama bu iş de bize düşüyor.
***
Geçmişte muhalefetin medya yüzleri seçimin sonucunu görür millete öyle hakaret ederdi. Bu kez sonucu beklemeden hakarete başladılar. Millete bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam diye seslenenler şimdi de ayak koktuğunu iddia ediyor. Nerede kokladılarsa? Bu seçimler öncesi Batılı ülkelerin yöneticileri Türkiye siyasetine dair yorum yapmaktan çekindi. Öyle zannediyorum ki böyle bir tutumun Erdoğan'ın işine yarayacağını varsaydılar. Taktik icabı sustular. Erdoğan'ın ve partisinin ülkelerinde propaganda yapmasına izin vermemeleri de bunun göstergesiydi. Nitekim Batı medyası da Erdoğan karşıtı tavrını sürdürdü, Şimdi ne olacak? Batılılar bu durumu veri kabul etmek zorunda kalacak. Gün sonunda Türkiye kazanmış olacak.
Seçimler öncesi Türk ekonomisi üzerinde büyük oyunlar oynandı, ülkeye ağır finansal saldırılarda bulunuldu. Özellikle döviz kurları üzerinden ekonomi krize sokulmaya çalışıldı. Neyse ki başarılı olamadılar. Bundan böyle işleri daha da zor. Türkiye güçlü bir ekonomi yönetimiyle yoluna devam edecek ve zorlukların üstesinden gelecek.
***
FETÖ'cü T. Opçin dün sabah "
silkele Türkiye, düşecekler" diye tivit attı. 15
Temmuz darbe görünümlü işgal girişiminden
bir gün önce de "
yatakta basıp şafakta asacaklar" diye tivit atmıştı. Bu millet 15
Temmuz ihanetine nasıl cevap verdiyse 24
Haziran'da da aynı cevabı verdi. FETÖ üzüldü,
PKK üzüldü, Türkiye düşmanları üzüldü. Biz sevindik. Şükürler olsun...