Yarın İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) olağanüstü gündemle İstanbul'da toplanıyor.
Toplantı çağrısını İİT zirve dönem başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan İsrail'in Filistinlilere yönelik soykırımına karşı her şeyden önce Müslüman ülkelerin ortak bir tavır takınabilmesini sağlamak amacıyla bu olağanüstü toplantıyı düzenliyor.
Ne yazık ki Müslüman ülkeler arasında İsrail'in Filistinlilere yönelik zulmüne ve işgalci siyasetine ilişkin ortak bir tavır söz konusu değil.
Acı olan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Suudi Arabistan ve Bahreyn gibi Müslüman ülkelerin attıkları adımlarla İsrail'i cesaretlendiriyor oluşu.
Geçtiğimiz aralıkta ABD Başkanı Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıdığını ve ABD büyükelçiliğini Kudüs'e taşıyacağını duyurması o günden bugüne İsrail'i daha saldırgan adımlar atmaya itti. İşte o süreçte BAE, S.
Arabistan, Mısır ve Bahreyn sadece sessiz kalmadı, aynı zamanda Filistinlilere aba altından sopa gösterip, onlara "İsrail ve ABD ne diyorsa ona razı geleceksiniz" mesajı verdi.
***
Geçtiğimiz aralıkta İİT ABD'nin Kudüs kararına karşı yine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısıyla İstanbul'da toplandığında "
Kudüs İçin Özgürlük" başlıklı bir deklarasyon yayınlamıştı.
Deklarasyonda İslam ümmetinin dünya sathındaki davalarının ancak birlik ve beraberlik içinde hareket ettiğinde güçlü biçimde savunulabileceği vurgulanmış, İsrail'in işgal altında tutmakta olduğu
Filistin topraklarındaki yasadışı yerleşim faaliyetleri, kamulaştırmaları, ev yıkımları ve aşırı güç kullanımı kınanmıştı.
ABD yönetiminin Kudüs'ün statüsüne ilişkin açıklamasının hukuk dışı olarak nitelendiği ve reddedildiği bu deklarasyonda İİT üyelerinin başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devletini tanıdığı belirtildi.
Eğer aralıkta o toplantı yapılmamış ve bu deklarasyon yayınlanmamış olsaydı daha sonra BM Genel Kurulu'nda ABD'nin Kudüs kararına karşı 128 ülke tepki koymazdı.
***
İlginç olan, Filistin davası bağlamında son derece önemli bir kazanım olarak değerlendirilmesi gereken bu deklarasyon öncesinde bir sürü aklı evvelin "
İİT'nin İstabul'da toplanıyor olmasının hiçbir hükmünün olmadığı"nı söylemeleriydi.
Şimdilerde de benzer sesler duyuyoruz. Bunlara kulak verecek olsanız mücadele etmeden peşin peşin mağlubiyeti kabul edip memleketin anahtarını ilk isteyene vermeniz gerekir. Halbuki şartlar lehinize de olsa, aleyhinize de olsa mücadele etmekten başka çareniz yok. Hele bu zaman diliminde, hele bu coğrafyada...
Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu bildiği için sadece İİT'yi toplantıya çağırmakla yetinmiyor. İsrail zulümlerini durdurmak ve Doğu Kudüs başta olmak üzere İsrail'in işgal girişimlerine son vermek amacıyla İngiltere ve Almanya gibi Batı'nın önde gelen ülkeleriyle de yoğun bir diplomasi yürütüyor.
***
Yarınki İİT toplantısı hem İsrail'e, hem de onun küresel ve bölgesel destekçilerine güçlü bir mesaj olacaktır. Yarın İstanbul'da sadece İİT'nin toplantısı olmayacak.
İstanbul halkı yarın öğleden sonra Yenikapı'da, bir kez daha Yenikapı Ruhuyla bir araya gelecek ve İsrail'in zulmünü lanetleyecek.
Bütün dünyaya Filistinli kardeşlerinin yanında olduğu mesajını verecek.
***
Türkiye İsrail'in ve onun hamilerinin ne yapmak istediğini çok iyi biliyor. Türkiye bu kilidi daha fazla büyüyerek açacağının farkında. O yüzden bütün bu krizlerde bölgesel güç kapasitesini artırdığı gibi küresel güç olma yolunda daha fazla mesafe kat edebiliyor. Bütün bunlar olurken Türkiye düşmanları 24 Haziran seçimleri öncesinde finansal ataklarla vurmaya çalışıyorlar.
Var güçleriyle saldırıyorlar.
Uluslararası alanda "
Türkiye'ye yatırım yapmayın", içeriye ise
"
ekonomi kötüye gidiyor"
mesajı veriyorlar.
Çok şükür ki bu millet bütün finansal saldırıların, ülkeye kurulan tezgâhların siyasal istikrarla ve güçlü siyasal liderlikle savuşturulabileceğini iyi biliyor...