Bundan tam 22 yıl önce Amerikan akademi, think-tank ve siyaset dünyasının etkin 18 ismi dönemin ABD Başkanı Bill Clinton'a bir açık mektup yazmıştı.
Mektupta Başkan'ın bir an önce Irak'a müdahale etmesi ve elinde kitle imha silahları bulunduran Saddam Hüseyin'i devirmesi gerektiği yazıyordu. ABD'nin sürdürdüğü Irak'ı çevreleme siyasetinin bir işe yaramadığını, fiili müdahale olmaksızın Ortadoğu'daki mevcut belirsizliğin ortadan kalkmayacağını iddia ediliyordu.
Mektubun yazarları arasında Francis Fukuyama, Paul Wolfowitz, Donald Rumsfeld gibi önemli isimler yer alıyordu.
Nitekim bu isimler George W. Bush iktidara geldikten sonra ABD dış politika yapımını belirlemeye başladılar ve ABD'nin Irak'ı işgalinde başrolde yer aldılar. Irak işgal edildi, Saddam devrildi. Ancak kısa bir süre içinde Saddam'ın elinde kitle imha silahları bulunduğu yalanı ortaya çıktı. O yalan unutuldu ancak Irak'ın işgali bugün Ortadoğu'da yaşanan onca sorunun kaynağını teşkil etti.
İlginç olan ne biliyor musunuz? O mektuba imza atanlardan biri de bugün Donald Trump'ın yeni ulusal güvenlik başdanışmanı.
Evet, John Bolton'dan bahsediyorum.
Böyle bir ortamda Türkiye'nin büyük bir titizlikle ve hassasiyetle Suriye meselesine eğilmesi ve Irak işgali sırasında yapamadığını, şimdi yapabilmesi, sahada askeri varlığıyla olabilmesi çok önemli.