Önce Zarrab davasıydı, şimdi adı Mehmet Hakan Atilla davası oldu. Bu dava, şu anda Türkiye düşmanlarının ağzının suyunu akıtan, ellerini ovuşturmalarına neden olan kirli bir suç aleti konumunda.
Türkiye düşmanları bu davanın Türkiye aleyhine kullanılması için tam bir seferberlik havası içindeler. Ve doğrusu bunu yaparken davayı da içeriğinden bağımsız şekilde yansıtmaktan geri durmuyorlar.
Oluşturmaya çalıştıkları hava şu: Güya bu dava uluslararası bir mahkeme tarafından görülüyor ve bu davada Türkiye ve onun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yargılanıyor!
***
Gelelim gerçeklere. Bu dava siyasi saiklerle açılmış bir dava olmakla birlikte Amerikan devletinin ulusal hukuk mevzuatı esas alınarak hazırlanmış bir dava. Dava her yönüyle haksız ve siyasi bir dava olmakla birlikte, özünde İran'a yönelik ABD ambargosunun delinmesiyle ilgili bir dava.
Davadaki orijinal suçlamalar neler?
ABD'nin İran'a uyguladığı yaptırımları ihlal etmek.
Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası'nı ihlal edip İran ve İran kurumlarına para transferi yapmak.
ABD finansal kurumlarını dolandırmak.
Banka dolandırıcılığı ve kara para aklamak.
Davanın şaibeli hâkimi dava başlarken jüri üyelerine "Bu bir terör davası değil, ekonomik bir dava" dese de Türkiye düşmanları bu davayı bir terör ve yolsuzluk davası olarak yansıtmak için çabalıyor.
Bu davanın Türkiye'ye karşı kurgulanmış, Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak için üretilmiş bir dava olduğu kuşku götürmez bir gerçek. Gelgelelim, Türkiye düşmanları bu dava üzerinden bir taşla birkaç kuş vurmaya çalışıyorlar.
***
Ne yaparlarsa yapsınlar beyhude.
Zira Türkiye açısından bu meselenin gayrı hukuki bir boyutu söz konusu değil. Neden mi? Bunun için tam 10 gerekçe sıralayabilirim.
1. Türkiye uluslararası hukuka uygun şekilde davranmıştır.
2. ABD'nin ambargo kuralları sadece kendisini bağlar Türkiye'yi bağlamaz.
3. Türkiye BM ambargosuna sadık kalarak İran'la ticaretini sürdürmüştür.
4. Almanya ve Fransa'nın İran'la ticari ilişkilerini sürdürdüğü, makro projeler gerçekleştirdiği bir dönemde Türkiye'nin sınır komşusu İran'la ticaretini kesmesi düşünülemez.
5. İran Türkiye'nin en büyük enerji tedarikçilerinden biridir. Türkiye ABD'nin yaptırımını koşulsuz kabul ettiğinde enerji politikası bundan ciddi zarar görecektir.
6. Bu dava Türkiye'de FETÖ tarafından imal edilen illegal belgelere dayandırılarak açılmış, sahte deliller üzerine bina edilmiştir.
7. Delillerin ABD'li savcıların eline nasıl geçtiği soru konusudur. Söz konusu sahte delillerin elde ediliş şekli davayı özünde sakatlamaktadır.
8. Davanın hâkimi Richard Berman FETÖ ile ilişkisi ayyuka çıkmış biridir.
9. Bu davayı açan Preet Bharara adlı savcı 15 Temmuz darbe girişimi sonrası FETÖ'den yana tavır almış biridir.
"Erdoğan rejimi Zarrab davasının polislerinin eşlerini tutukluyor" diye yazan ta kendisiydi.
10. Davanın tanıkları arasında Türkiye'de FETÖ mensubu oldukları gerekçesiyle hakkında tutuklama kararı bulunan kişiler mevcuttur.
FETÖ ve CHP el ele vererek bu dava sürecini 2019 seçimlerine giderken bir fırsata çevirmeye çalışıyorlar.
Onlar için bu dava Erdoğan düşmanlığı sermayesini büyütmek için bir fırsat.
FETÖ ve CHP, bu dava üzerinden 17-25 Aralık'taki kalleş darbe girişimini yeniden hayata geçirmeye çalışıyor.
Türkiye, bu ülkenin lideri, bu millet bu kumpasa sessiz kalmaz. Bu kumpasın mimarlarına da, işbirlikçilerine de hesap sormasını bilir...