Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FAHRETTİN ALTUN

Bu bir darbe tehdidi mi?

Bir vakitler FETÖ'cüler milletin seçilmiş iktidarına "sonunuz geldi" nevinden tehditler savururlardı. 17-25 Aralık'tan 15 Temmuz'a kadarki süreçte bu tehditlerin dozu giderek arttı.
Bu hain güruh en son milleti "askeri darbe"yle tehdit ediyordu. Sürekli olarak "vakit tamam" deyip duruyorlardı.
Bu terör şebekesi, böylesi tehditlerle gelecekteki bir hadiseyi haber vermiyordu. Birilerini harekete geçirmeye çalışıyor, olmasını istedikleri şey için ortam hazırlıyordu. Ordudaki FETÖ'cüleri motive ediyor, onları harekete geçmeye çağırıyordu. Dahası kendi mensuplarına, tabanına "aman ha çözülmeyin" mesajı veriyorlardı.
Sonrası malum, 15 Temmuz darbe girişimi. Ve milletin buna cevabı, 15 Temmuz zaferi!
Milletin, Türkiye demokrasisinin bu zaferi FETÖ'cülerin ve onların dışarıdaki hamilerinin planını boşa çıkardı. 15 Temmuz zaferiyle sadece darbe görünümlü bir işgal girişimi bertaraf edilmiş olmadı, aynı zamanda ordunun bir daha böylesi kirli bir plana alet olmaması için yeniden yapılandırılması süreci başlatıldı. 16 Nisan'la birlikte Türkiye, hükümet sistemi krizini çözüme kavuşturdu, Cumhurbaşkanlığı sistemi hayata geçti.

***
Bugünlerde bazı kendini bilmez ulusalcılar FETÖ'cülerin taktiklerini kullanıp tehditler savuruyorlar. Bunlar esasında irabda mahali olmayan acuzeler.
Bir tane örnek. Serdar Akinan diye bir tip kalkmış "tic tac... tic... tac... tic tac... tic... tac... yazdıydı dersiniz" diye bir mesaj atmış.
Hatırlar mısınız, Emre Uslu da aynı mesajdan atmıştı. Aynısını! Sonra ne oldu? Millet o bozuk saati alıp işgalcilerin, darbecilerin, teröristlerin kafasında patlattı.
Ha bu arada bu ezik 25 Aralık 2013 FETÖ kumpasından hemen sonra da "Erdoğan bitmiştir. Ya Yüce Divan'da yargılanacak ya da Sudan gibi bir ülkeye kaçacak alternatif yok!" diye bir tivit atmıştı. Hani hatırlatmak istedim...
***
İlk bakışta bu Akinan gibi ne idüğü belli olmayan tiplerin mesajlarını "darbe tehdidi" gibi değerlendirebilirsiniz. Bunu ne çok isterler aslında. Ancak şu anda kontrolün sivil siyasette, Cumhurun Başkanı R. Tayyip Erdoğan'da olduğunu pekala biliyorlar.
Onların ağzının suyunu akıtan şey, FETÖ'cülerin ağzının suyunu akıtan şeyle aynı. 17-25 Aralık kumpasının uluslararası sahneye taşınma çabaları.
Şunu biliyoruz. Uluslararası şer odakları Türkiye'deki vekil güçlerinin başarısızlığa uğradıklarını gördüler ve onları geri plana aldılar. Şimdi doğrudan kendileri sahne aldılar.
Bunu görmek birtakım ulusalcıları zevkten kudurtuyor. Pabucumun anti-emperyalistleri. FETÖ mukallitleri, Amerikan muhipleri!
***
Şu anda en önemli mesele Türkiye'de bir olağanüstülük hissi yaratmak, toplumun geniş kesimlerinde güvensizlik hissi oluşturmak. Ve pek tabii bu ülkenin yerli ve milli aktörlerini yeise düşürmek.
Böylelikle ortaya pasifizm çıkacak. Erdoğan, Gezi'de olduğu gibi, 17-25 Aralık'ta olduğu gibi yine yalnızlaşacak.
Bugün Erdoğan yalnız değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan 16 Nisan'dan sonra partisinin başına geçeceği vakit "eğer bu yeni durum Erdoğan'ın siyasi yalnızlığını sonlandırmayacaksa bir kıymeti yok" mealinde şeyler söylemiştim.
Gördük ki Erdoğan'ın AK Parti'nin yeniden genel başkanı olması Türkiye siyasetine büyük bir dinamizm kattı. Bundan hem AK Parti, hem Erdoğan olumlu etkilendi.
Şu anda tam da bu havayı dağıtmak, bu imkânı bizim, bu milletin elinden almak istiyorlar. Bilmem kaçıncı kez, gurur ve sürurla diyorum ki, yedirmeyiz...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA