Bu, acınası bir hal.
Muhalefetin acziyetinden, çaresizliğinden söz ediyorum. Hâlâ tek bir sahici tutamak bulamadan siyasette debelenip durmalarından.
Siyaseti beğenmeyip siyaset dışı yollara tevessül etmelerinden.
2019'a giderken bir bakın Allah aşkına?
Muhalefetin elinde ne var? Hangi söylemlerle gidiyor muhalefet 2019'a?
Erdoğan'ı indirmek!
Erdoğan karşıtlığı!
Erdoğansız AK Parti!
Erdoğansız Türkiye!
AK Parti de ne bahtsız partiymiş!
İktidarın sorumluluklarını yüklenmek yanında kendi muhalefetini de üretmek zorunda bırakıldı AK Parti.
***
Yok, AK Parti'deki AKP'li muhterislerden bahsetmiyorum.
Onlar köşelere sinmiş, titrek titrek Erdoğansız Türkiye projesinin başarıya ulaşmasını bekliyorlar.
Bir sabah uyanmayı ve Erdoğan'a bir şey olmuş olmasını arzuluyorlar. İşte o zaman sıranın kendilerine geleceğini sanıyorlar. Sanıyorlar ve heyecanlanıyorlar.
Ezcümle onlardan bir halt olmaz.
Peki AK Parti'nin kendi muhalefetini üretmesinden neyi kastediyorum? Son dönemde
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söylemlerine baktığımızda gördüğümüz şeyden bahsediyorum.
Cumhurbaşkanı, partisine yönelik çok net ikazlarda bulunuyor ve bunu bütün toplumun, bütün dünyanın gözleri önünde yapıyor. 15 yıllık bir iktidar birikiminin oluşturduğu olumlu müktesebat ve tecrübe yanında oluşan yıpranmaya da dikkat çekiyor. Bunu aşmakla ilgili son derece somut önerilerde bulunuyor.
Gençleşmekten, dinamizmden dem vuruyor.
Bir keresinde kapalı bir toplantıda partisinin yöneticilerine şu uyarıyı yaptığını kulaklarımla duydum. "
Biz garip gurebanın, fakir fukaranın umut bağladığı bir partiyiz. Bir kez daha bu umudu yeşertmeli, yeni bir heyecan ve dinamizmle milletimizin karşısında olmalıyız." İdeolojik, dogmatik değil, sahici bir muhasebeden damıtılarak ulaşılan cümleler bunlar.
***
Muhalefetin bu acziyetinin en temel nedeni toplumun ana gövdesiyle irtibatının olmayışı.
Onları klişeler yahut dönekler üzerinden okumaya çalışmaları.
Muhalefetin bu halinin, daha doğrusu bu halsizliğinin altında yatan en önemli sebeplerden biri de aklını dışarıya kiraya vermiş olmasıdır. Evet, Batı'daki ağababalarından bahsediyorum.
Onların kuklalarından söz ediyorum.
Almanya baskı yapacak ve Türkiye başka bir yer olacak!
ABD Türkiye karşıtlığında yeni bir faza geçecek ve bize alan açılacak!
Böylesi anlamsız beklentiler, böylesi gayrı milli tutumlar!
Hele hele terör örgütlerinden medet ummaları yok mu?
CHP ayrı, HDP ayrı. Diyeceksiniz ki "
HDP, PKK'nın kuklası, medet ummasın da ne yapsın." Haklısınız, fakat şu son yıllarda yaşadıklarımız gösteriyor ki HDP
FETÖ'nün de kuklasına dönüşmüş.
CHP'ye diyecek söz yok!
FETÖ yazıyor, CHP oynuyor.
15 Temmuz darbe görünümlü işgal girişimi sonrasında CHPFETÖ ilişkisinde yeni bir boyut çıktı karşımıza.
Daha öncesinde Kemal
Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlık koltuğuna oturma sürecinde FETÖ'nün rolünü konuştuk.
Kılıçdaroğlu'nun FETÖ'nün söylemlerini nasıl siyaset sahnesine taşıdığını ele aldık.
Yine Kılıçdaroğlu ve ekibinin FETÖ'ye nasıl kol kanat gerdiğini, FETÖ ile mücadeleyi inkıtaya uğratmak için kendilerini paraladıklarını dile getirdik.
Fakat o da ne? Şimdilerde görüyoruz ki FETÖ sadece ismiyle, fikriyle değil, cismiyle de ciddi şekilde sızmış CHP'ye.
Ve biz bu CHP'den milli muhalefet bekliyoruz, öyle mi?