Tayyip Erdoğan'ın maruz kaldığı her saldırı sonrası siyaset değiştirdiğini bir düşünün.
Yeni bir faza geçtiğini. Daha birkaç gün önce söylediklerinden çark ettiğini.
O vakitler nasıl bir Türkiye'de yaşardık, bir düşünün.
Bir kere Erdoğan'a destek verenlerin kafası epey allak bullak olurdu.
Kuvvetle muhtemel böylesi geniş bir halk desteğini de arkasına alamazdı.
15 Temmuz'da insanlar, halkın ta kendisi sokakları "Erdoğan ölecekse ben de öleceğim" diye doldurmazdı.
Gelelim Kemal Kılıçdaroğlu'na. Artvin'de menfur bir silahlı saldırıya uğradı.
15 Temmuz sonrası zor bela da olsa giydiği siyaset libasını derhal çıkarıp attı.
Kılıçdaroğlu 40 gün giydiği o libası bir daha da giyecek gibi görünmüyor.
Şer güçleri ona "yanlış yerde duruyorsun" mesajı verdi. O da mesajı aldı.
Kısa sürede aradaki mesafeyi kapattı. Gün sonunda yine HDP ile aynı yerde buluştu.
Negatif siyaset çukuru. Anlamsız muhalefet bloğu. Gayrı milli işler koalisyonu.
Ne derseniz deyin! Kol kola huysuz siyasetin en sevimsiz örneklerini sergiliyorlar.
"Seni başkan yaptırmayacağız" kampanyasının ucuz versiyonlarını üretmekle meşguller.
Tam da MHP lideri Devlet Bahçeli'nin başkanlık tartışmasını bir "sistem tartışması" olarak açtığı bir dönemde yapıyorlar bunu.
Hâlâ Erdoğan düşmanlığından bir siyasal sermaye devşirme derdindeler.
Meseleyi kişiselleştirmek suretiyle bir siyaset fırsatı yakalayacaklarını düşünüyorlar.
CHP genel başkan yardımcısı Selin Sayek Böke'nin son açıklamasına bakalım.
"Halkımız ekmek derdindeyken, esnafımız siftah derdindeyken, terör tehdidi altında bulunan vatandaşımız, askerimiz, polisimiz can derdindeyken, birileri bütün bu dertleri bırakmış başkanlık derdinde."
Vay be ne klas muhalefet!
Ya o ya bu! Tipik CHP zihniyeti.
Türkiye, hem sosyo-politik istikrarını muhafaza edip, hem ekonomik olarak büyüyüp, hem terör sorunuyla yüzleşip hem de yeni bir anayasa ve yeni bir hükümet sistemi inşa edemez mi?
Aksine Türkiye tam da istikrar, büyüme ve başına musallat edilmeye çalışılan terör gibi makro sorunlarla yüzleşmek için yeni bir anayasaya ve yeni bir hükümet sistemine ihtiyaç duyuyor.
AK Parti başkanlık önerisinde bulunuyor. Siz de çıkın kendi önerinizi konuşun. Parlamenter sistemin faziletlerinden bahsedin!
Mesele halkı ikna etmek değil mi? Niçin böylesi çaba ve ithamlarla tartışmanın önünü tıkama gayretindesiniz?
Siz başkanlık sistemi arayışını "tek adamlık hevesi" olarak sunmaya devam edin.
Millete bunların tek derdi "kendileri, aileleri, iktidarları ve sarayları" diye yalan söyleyin.
Sonra da siyaset yapıyoruz, kaliteli muhalefet budur diye kendinizi kandırın.
CHP geçmişteki araçlarını kaybetmemiş olsaydı, buradan çoktan bir rejim krizi çıkarmıştı.
Bunun için hâlâ yoğun gayret içinde. Fakat hiçbir şekilde bir karşılık bulamıyor.
Millette karşılık bulamadığı gibi devlette de bulamıyor.
Devlet yeniden yapılandıkça, milletin sesi devlette daha fazla yankılandıkça bu tür tarih öncesi uğraşların siyasette hiçbir karşılığı kalmayacak.
CHP'yi telaşa sürükleyen de bu belki de.