Hakikate ihanet edenlerin temel bir özelliği var. Yalan üzerine hikmet bina etmeye çalışmak!
Elbette beyhude bir çaba bu. Yalan üzerine hikmet bina edilmez.
Ne var ki etrafımızda bu beyhude çabayı sergileyen çok sayıda kişi var. Bu kişilerin değeri kendinden menkul bir hikmet arayışları yok elbette.
Dertleri, siyasal fırsatlar elde etmek. Minik minik fırsatlar!
Evet, belki söz konusu çabalar, gayret sahibinin kısa vadeli siyasal fayda sağlamasına imkân tanıyabilir.
Fakat yalan ve manipülasyon üzerinden esaslı bir siyasal kazanım elde edilemez.
Geziciler. Paraleller. PKK'lılar. Türkiye'nin son döneminin meşhur kalkınma karşıtı kalkışmacıları!
Her üçü de yalan yanlış bilgi kırıntıları üzerinden siyasal alan devşirmeye çalıştılar. Hâlâ da çalışıyorlar.
Düzenledikleri siyasal kampanyaların ortak özelliği, yalan üzerine siyasal hikmet bina etmeye çalışmak. Dikkat edin, bu üç kirli yapının cürümlerinden hiç bahsetmiyorum.
Terör, kanlı eylemler, casusluk, meşru hükümete darbe yapmaya kalkmak, vandalizm...
Listeyi uzatmak mümkün. Benim derdim bu üç yapının kendilerini sunma biçimlerine dikkat çekmek.
Bugün paralel devlet yapılanması da, Geziciler de, PKK militanları ve sempatizanları da aynı söylem haritası içinden konuşuyor.
Bunun en önemli nedeni her üçünün de gerçeklikle ilişkisi olmayan unsurları gerçekmiş gibi pazarlamaları ve bu gerçek dışı detaylardan hareketle politik söylem üretmeleri.
Şöyle de bir durum var. Bu şer şebekelerinin yaşadıkları siyasal sıkışma derinleştikçe ürettikleri manipülasyonlar aceleye gelmeye, ürettikleri yalanlar giderek daha pornografikleşmeye başlıyor.
Teröre karşı sürdürülen operasyonları Geziciler de, paraleller de PKK'lılar da aynı şekilde sunuyor. Örneğin PKK'nın yaptığı bir infaz devletin güvenlik güçleri tarafından yapılmış gibi gösteriliyor.
PKK'nın, HDP'li belediyelerin yardımıyla asfaltlara, rögar kapaklarının altına döşediği patlayıcıların patlaması sonucu yerle bir olan sokak görüntüleri "devlet Güneydoğu'da soykırım yapıyor" diye ambalajlanıyor.
PKK ve bileşenlerinin yeni kalkışma çağrılarına ilişkin haberlere bir bakın Allah aşkına. Geziciler de, paraleller de, PKK'lılar da aynı şekilde veriyor bu haberleri. Olmayana oldu diyorlar. Olanı çarpıtıyorlar.
Bir başka örnek de Anayasa Mahkemesi kararı sonrası Cumhurbaşkanı'nın yaptığı açıklamalara ilişkin haberler. Cumhurbaşkanı'nı diktatör gibi gösterme çabası çerçevesinde, ona söylemediğini söyleten, söylediğini bambaşka yönlere çekenler var.
Cumhurbaşkanı AYM'nin bir bireysel başvuru dosyasına ilişkin kararına değil de, bir anayasa maddesi iptaline ilişkin bir kararına tepki veriyor gibi gösterildi.
AK Parti cenahından bazıları da bu yalan dolan haberlerin gazına gelip açıklamalar yaptı.
Bir de fırsat bu fırsat deyip Cumhurbaşkanı'nı bu açıklamaları dolayısıyla ABD'ye kınatmaya kalkanlar oldu.
Şöyle bir haber başlığı gördüm mesela. "ABD'den Dündar ve Gül'e destek, Erdoğan'a 'karara uy' çağrısı."
Bu haber, paralel devlet yapılanmasının yeni yayın organı Cumhuriyet'te çıktı. Bu başlığa göre ABD, Türkiye Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan'a "Anayasa Mahkemesi'nin kararına uy" çağrısı yapmış. Oysa habere konu olan ABD dışişleri sözcüsünün konuşmasında Erdoğan'a hiçbir atıf yok.
Ajanlığı gazetecilik, terörü halk isyanı, darbeyi çevre hassasiyeti diye yutturmaya çalışanlardan neler beklenmez ki...