Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÖZÜN ÖZÜ ÜNAL ERSÖZLÜ (EGE)

Berlin'de BETAK farkı

Geçtiğimiz hafta ziyaret ettiğimiz ITB Berlin Fuarı'yla ilgili izlenimlerimizi, iki yazıda sizlerle paylaşmıştım. Yeni atanan Türkiye'nin Almanya Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu'nun çok etkileyici konuşmasıyla ilgili değerlendirmemi ise, bu haftaya bırakmıştım. Ama gazetemizin, hayranlıkla izlediğim, usta yazarı değerli Hasan Bülent Kahraman'ın, pazartesi yayınlanan güzel yazısı sonrası, aynı konuda kalem oynatmam, galiba tekrar olacak. Sadece küçük not düşebilirim.
Türkiye'nin yeni atanan Almanya Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu, Türkiye-Almanya ilişkilerinde ciddi şans olacak. Çocukluğunun ilk yıllarını Almanya'da geçiren, ufku açık, zekası parlak, bu nitelikli adam, eminim görevde bulunduğu sürede, Türkiye-Almanya ilişkilerine yeni boyutlar katacaktır.
Size bu yazıda, bir ucu İzmir'e dayanan Berlin'den, yine başka pencere açayım.
Berlin Türk Alman Kadınlar Birliği (BETAK) Başkanı Sema Özcan Sarıgül, çok eski bir dostum.
Değerli eşi, sevgili kardeşim Yaşar Sarıgül ise Avrupa'da ciddi övgüler alan, dünyada düzenlenen kongrelerde meslektaşları tarafından alkışlanan, tıp çevrelerinde çok dikkatle izlenen bir estetik cerrah.

GÜÇLÜ KADININ SİMGESİ

BETAK 20 yıl önce kurulmuş. Sevgili Sema, BETAK başkanlığına 2008 yılında seçilmişti. Sema ve çevresi Almanya'da kendi ayakları üzerinde duran, iyi eğitimli, Almanlar ile iyi bir iletişim içinde, güçlü kadının simgesi konumundalar. Sema ve benzerleri, Türkler'in 50 yıllık Almanya serüveninde, değişen, bulundukları yerleri olumlu etkileyen, hatta Türk Alman ilişkilerinde küçümsenmeyecek dönüştürme gücüne sahip, kendilerini bağımsız ifade eden insanlar. Bu tabloyu, Berlin'de bulunduğumuz 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde, BETAK'ın düzenlediği butik sempozyumda da gözlemledik.
Berlin Türk Evi'ndeki sempozyum öncesi, İzmirli fotoğraf sanatçısı Reyhan Özlen'in, "Harran Kadınları" konulu, etkileyici, insana sevinç ile hüznü kadın yüzlerinde sunan, usta işi fotoğraf sergisinin açılışına katıldık. Sempozyumda BETAK Başkanı Sema Sarıgül'ün açış konuşması, yabancı düşmanlığına yaptığı buruk vurgu; ama bu düşmanlık eğilimi karşısında, kendilerine düşen görevin, sadece 'dostluk', 'insanlık değerlerine sarılmak' ve 'cesaret' olduğunu belirtmesi, alkışlanacak güzellikteydi. Genç-yaşlı, erkek-kadın, Türk-Alman, çok sayıda insanın salondan taştığı toplantı, çok dikkat çekiciydi. Sempozyumun moderatörlüğünü, usta belgeselci, gazeteci-yazar, televizyoncu; 'bir yudum insanlar'dan, 'Türkiye'ye değer katan çok sayıda belgesele' uzanmış, 'ayakta yürek kucaklanışını' hak eden; renkli, ironik sunumuyla, sevgili Nebil Özgentürk'tü. Konuşmacılar çok iyiydi. "Anadolu Kadınının Yolculuğu" sempozyumu, Harran Üniversitesi Arkeoloji Bölümü'nden Yrd. Doç. Dr. Bahattin Çelik'in kadının Anadolu topraklarındaki serüvenine göz atan sunumu ile başladı. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Psikolojisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Öznur Özdoğan'ın konuşması ise, gerçekten salonda yankı yarattı. İnsanları etkiledi.
Özdoğan, 'pozitif üslubu' ile Dinler Tarihi ve Anadolu Kadını arasında kurduğu köprüyle, bilgisiyle salonun dikkatini çekti.

GÖZLERİ PARLIYORDU
Öznur Özdoğan'ın İslam'ın kadına verdiği değer konusunda anlattıkları, temelde farklı bakış açısının yansıması nedeniyle, birçok açıdan yeni sayılabilirdi. Belki de dikkat çeken, kadına özellikle 'din' üzerinden yaklaşan çok nitelikli bir konuşmanın, iyi yetişmiş bir kadın ilahiyatçı tarafından yapılmasıydı. Sempozyumun bir başka konuşmacısı ise, Şanlıurfa Belediye Başkanı Dr. Ahmet Eşref Fakıbaba'ydı. Yaptıklarıyla, fiziki çalışmalarıyla, tarihsel mirasa verdiği değerle, kent dönüşüm projeleriyle, Şanlıurfa'nın yüzünü değiştiren bu başarılı belediye başkanının, 'dinlerin buluşma noktası' medeniyetlerin doğduğu kentini anlatırken, gözleri parlıyordu.
Fakıbaba, Urfa'da sosyal çalışmalarının temeline, 'kadına saygıyı ve ekonomik olarak kalkındıracak projeleri' desteklemeyi koymuş. Mikro Kredi projesi ile evinde oturan, ev mahkumu çok sayıda Urfalı kadını, para kazanan, ekonomik üretim merkezi yaratarak kalkınan kadın tipine ulaştırmayı başarmış. Böylece, eşi tarafından ötelenen kadın, aynı eşinden, bu gelişim karşısında, saygı görmeye başlamış.
Ahmet Eşref Fakıbaba'nın Urfa'da kadına yönelik anlattığı bu tablo, ülkenin geleceği açısından çok değerliydi.
Sevgili Nebil'in espriler katarak üstlendiği moderatörlük şemsiyesi altında süren, Türk ve Almanlar'ın büyük ilgiyle izlediği sempozyum, bize Berlin'de farklı, üzerinde düşünülmesi gereken bir tablo sundu.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA