Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÖZÜN ÖZÜ ÜNAL ERSÖZLÜ (EGE)

Sorulara yanıtlar

Geçen hafta, İzmir ve Ege Bölgesi'ne kentsel bir havza olarak bütünsel bakabilmek, 'küresel şehir' kavramları üzerine üç yazı kaleme almıştım. Bir kez daha anladım ki, İzmir ve Ege'nin yaşadığı coğrafya konusunda, 'aidiyet' duygusu çok yüksek. Bu çok olumlu, üzerinde önemle durulacak bir özellik. Sevgili okurlardan gelen mesajlar, İzmir ve Ege'ye karşı hissedilen sahiplenme noktasındaki yüksek duyarlılığı, insanlarımızın yaşadığı coğrafyaya karşı duyduğu sevgiyi somutluyor. Bu bir şans sayılabilir.
Şehir plancılığında uzman olan sevgili bir okurumuz; İzmir başta olmak üzere, çok sayıda Ege kentinde sadece 'şehir planlaması' anlamında değil, çok sayıda alanın ortak bileşkesinde, orta ve uzun vadeli stratejik planlama olmadığını dile getirmiş.

***
 
Sevgili okurumuzun, örneklerle aktardığı bu konuda, doğru kaygıları, haklı eleştirileri var. Ama İzmir başta olmak üzere, Ege kentlerinde bu anlamda 'hiçbir şey yapılmadığını' öne sürmek; yapılanlara, atılmak istenen adımlara karşı da haksızlık olur. Yine de önemli olan, bu eleştirilerin doğruları olumlu kışkırtmasıdır. Çünkü dünyadaki tüm şehirler için orta ve uzun vadeli yapılan stratejik planlar önemli. Ama bu planlar, ancak o şehrin tüm dinamikleri; yerel yönetim, valilikler, odalar, sivil toplum kuruluşları, kamu kurumları, üniversiteler ve diğer kurumlar tarafından; ortak bir şekilde benimsenirse, ortaya ciddi başarı öyküleri çıkıyor. Örneğin Birmingham, Amsterdam, Lyon, Lizbon, Glasgow gibi şehirler; Barselona örneğinde olduğu gibi, uzun vadeli stratejik planların katkısıyla büyük dönüşüm geçirmiş şehirler. Bu dönüşüm, bu şehirlerde hem dışa açılma noktasında hem de kentsel dönüşüm tasarılarının başarıyla hayata geçmesi anlamında gerçekleşmiş. Bu durumda bir planın uygulanmasının pratik önemi var. Yani sürekli yapılıp, bir türlü hayata geçirilmeyen, kentin dinamiklerinin egolarına onlarca kez yenik düşmüş ama fikir olarak parlak, çok üstün planlar yerine; bir kentin ve bölgenin temel dinamiklerini kucaklayan, sade, somut ama uygulanan plan yaratmak çok daha önemli. Türkiye'de de bunun örneklerini, İzmir dışında bazı şehirlerde görmek mümkün. Örneğin Eskişehir, Kayseri, bir oranda bazı uygulamaları ile Antalya, bu örnekler arasında sayılabilir.
Sevgili bir okurumuz, "İzmir neden küresel bir şehir olmasın?" diye soruyor. Elbette ben konunun uzmanı bir kent sosyoloğu değilim. Ama küresel şehir sadece 'niyet' edinerek olunabilen bir şey değil. New York, Londra, Tokyo ve Hong Kong gibi küresel şehirler; dev kurumsal şirketlerin karargahı gibiler. Dünya finans ağının yönlendiricisi konumundalar. Bu şehirlerde finans, teknoloji, danışmanlık, kültür endüstrisi, birbirine bağlanmış durumda. Bu şehirlerden, dünya kapitalizmi yönlendiriliyor. Yani 'küresel şehir' olmak, sadece İzmir'in niyetiyle ilgili değil.
***
 
Ayrıca ille de 'küresel şehir' olmak gerekmiyor. Çünkü 'küresel bir şehrin' yaratıcılık hikayesi kadar, arka planında ciddi bir 'yıpranma' serüveni de gizli. Ama İzmir'in, eğer EXPO 2020 şansını çok iyi kullanırsa; küresel şehirlerin altında örgütlenen; Seul, Moskova, Jakarta, Sao Paola, Madrid, Barselona gibi 'bölgesel şehir' konumlanma iddiası, küresel ekonomik ağın kilit noktalarından biri olabilme şansı, her zaman var. Zaten İzmir'in tarihsel genlerinde de bu mevcut. İzmir bir zamanlar, evrensel ticaret açısından da; kültürüyle, tarihiyle de; çok önemli bir dünya şehriydi. Şimdi neden olmasın?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA