Tam kıssadan hisse çıkarılacak bir fıkra ya da günümüze ulaşan bir anlatı:
Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim, tebdili kıyafet yapmış, Kuşlar Çarşısı'nı geziyormuş... Avcılar avladıkları kuşları, tuzakçılar yakaladıkları maharetli, eğitimli, güzelim kuşları satıyorlarmış. Bir ara padişahın gözü, kekliklere ilişmiş.
Bir grup kekliğin üzerindeki varakta "Tane işi satış fiyatı 1 altın" yazıyormuş.
Hemen yanı başlarında asılı, adeta altın kafes içinde bir keklik daha varmış ki fiyatı 300 altın.
Padişahın gözü 300 altınlık kekliğe takılır:
"Hayırdır" der satıcıya "Bunun diğerlerinden ne farkı var ki bunlar 1 altın, bu neden 300 altın?"
Satıcı, "Bu keklik özel eğitimli, çok güzel ötüyor, ötmesi bir yana bunun ötüşünü duyan ne kadar keklik varsa, hepsi onun etrafına doluşuyor" der; "Tabii bu arada avcılar da o etrafa doluşan keklikleri daha rahat avlıyorlar" diye ekler...
"Satın alıyorum" der Padişah, "Al sana 500 altın..."
Padişah parayı verdikten sonra, hemen oracıkta kekliğin kafasını keser...
Satıcı şaşırıp, "Ne yaptınız, en maharetli kekliğin kafasını koparttınız yazık değil mi?" diye dövünürken; Padişah bağırır: "Bu kendi soyuna ihanet eden bir kekliktir. Bunun akıbeti er veya geç ancak budur."