Tarihin gördüğü en büyük katliam ve yağmalardan biri, Avrupalı Hristiyanlar'ın 1095 ile 1291 yılları arasında, Müslümanlar'a karşı düzenlendikleri Haçlı Seferleri'dir. Haçlı Seferleri'ne sebep olanlar da Bizans imparatorlarıdır.
HAÇLI SEFERLERİ BAŞLIYOR
Türkler, 1071 Malazgirt zaferinden kısa bir süre sonra İstanbul kapılarına dayandılar. Bizans İmparatoru Aleksios, Türk tehlikesini durduramayınca, papadan yardım istedi. Papa II. Urbanus, 1095'te Clermont Konsili'nde, imparatorun yardım mektubunu okuyup, ardından da konsildekileri gözyaşlarına boğan dramatik bir konuşma yaptı.
Kudüs, Müslümanlar tarafından 457 yıl önce fethedilmişti ve Papa II. Urbanus'un çağrısına kadar hiçbir geri alma teşebbüsünde bulunulmamıştı. Hristiyanlar'ın hac yolculukları Müslümanlar tarafından engellenmiyordu. Papa'nın asıl amaçlarından biri, Ortodoks Bizans'ı, Katolik Kilisesi'nin egemenliği altına alarak, kilise çatışmasını bitirmekti. Ayrıca Avrupa'da Haçlı Seferleri'nin öncesinde büyük bir kıtlık yaşanmaktaydı. Avrupa, siyasi ve sosyal bir iç savaşın eşiğine gelmişti. Papa, Bizans'ın yardım talebini Avrupa'yı iç savaştan kurtarmak için kullandı. Zaten cennet de Doğu'da bir yerdeydi. Müslüman şehirlerinde akla gelmeyecek bir zenginlik vardı.
Üçüncü Haçlı seferi sırasında Müslüman esirlerin öldürülüşü.
TÜRK ÇOCUKLARI KATLETTİLER
Piyer Lermit isimli kendisi eşeğinden çirkin bir surata sahip papazın idaresinde yola çıkan Haçlılar, yolda yağma ve katliam yaparak İstanbul'a geldiler. Bizans İmparatoru, kiliseleri bile yağmalayan bu çapulcu sürüsünü hemen Anadolu'ya geçirdi. Haçlılar'ın bir kısmı İznik'e kadar olan bölgeyi talan edip, Türk çocuklarını mızrakların uçlarına takarak ateşte kızarttı. Bölgedeki Müslümanlar'ın yardımına yetişen Selçuklu kuvvetleri Haçlılar'ı kuşattı, direnenler kılıçtan geçirilirken, teslim olanlar esir pazarlarında satıldı. İstanbul civarında kalan Haçlılar, olanları duyunca intikam için harekete geçtiler, ancak İznik yakınlarında dar ve ormanlık bir vadide pusuya düştüler.
Haçlılar'ın Antakya'daki katliamı.
Halktan insanların katıldığı Haçlı Seferi, büyük bir hezimetle sonuçlandı. Ancak Haçlılar'ın ardı arkası kesilmiyordu. Yeni gelenler, öncekiler gibi sıradan insanlar değil, kontların ve düklerin komutasındaki düzenli ordulardı. Haçlılar, 1097'de Türkiye Selçuklu Devleti'nin başkenti olan İznik'i kuşattılar. Malatya'yı kuşatan Selçuklu Sultanı Kılıç Arslan durumu haber alınca hemen İznik'e yardıma geldi ama kalabalık Haçlı ordusu karşısında geri çekildi. Şehrin müdafileri, durumları ümitsizleşince, Haçlı vahşetinden kurtulmak için şehri Bizanslılar'a teslim ettiler.
İznik'ten sonra Anadolu'da yollarına devam eden Haçlılar, yolda Selçuklular'la birçok defa savaştılar. Ancak Selçuklular, çok kalabalık ve ağır zırhlarla donanmış haçlı ordusu karşısında başarısız oldu.
Haçlılar'ın Kudüs'teki katliamı.
ANTAKYA'DAN KUDÜS'E KATLİAM
Frank kontlarından Baudouin, 1098'de Urfa'yı ele geçirerek Urfa Haçlı Kontluğu'nu kurdu. Haçlılar, Türkler'in elinde bulunan Tarsus ve Adana'yı ele geçirip Antakya'yı işgal ettiler. Haçlılar, ele geçirdikleri her yerde kadın, çoluk çocuk demeden Müslümanlar'ı katlediyorlardı. Kudüs'e kadar ilerleyen Haçlılar, 1099'da şehri Fatımiler'den alıp Müslüman ve Yahudiler'i kılıçtan geçirdiler. Bir Haçlı askeri şehrin alınması sırasındaki manzarayı, "Şehrin bütün sokaklarında ve her yerde dağlar gibi yığılmış başlar, kollar ve bacaklar vardı. İnsanlar, cesetler ve at leşleri üzerinde yürüyorlardı. Bunlar, Kudüs'te görülen bu tür manzaraların en hafifiydi" diye tasvir ediyordu.
İşgalin ardından Kudüs'te bir Latin krallığı kuruldu. Daha sonra Trablusşam, Sur, Yafa, Nablus gibi şehirler de Haçlılar tarafından ele geçirilerek buralarda dükalık ve kontluklar tesis edildi.
Avrupalı Hristiyanlar, Haçlılar'ın Doğu'da kurdukları hakimiyetin her sarsılışında, yeni bir Haçlı Seferi düzenlediler. Memlük Türkleri, 1291'de Trablus ve kalan Latin topraklarını fethedince Doğu'daki Haçlı hakimiyeti sona erdi
Haçlı Seferleri, Doğu'da büyük felaketlere sebep oldu. Müslümanlar ve Doğu Hristiyanları Haçlılar'ı nefretle andılar. Haçlılar, bu seferler sırasında milyonlarca Müslüman'ın yanı sıra onbinlerce Yahudi ve Doğulu Hristiyan'ı da katletmişlerdi. Ancak başta Selahaddin Eyyubi olmak üzere Müslüman hükümdarlar dökülen Müslüman kanları ortada durmasına rağmen Haçlılar'dan geri aldıkları şehirlerdeki Hristiyanlar'a dokunmadılar.
***
PAPA'NIN ORTALIĞI KAN GÖLÜNE ÇEVİREN KONUŞMASI
Papa İkinci Urbanus, Haçlı Seferleri'ni aşağıdaki konuşmasıyla başlatmıştı:
"Kardeşlerim.
İyi niyetinizi gösterebileceğiniz acil bir görev sizleri bekliyor. Bunun için yardıma ihtiyacı olduğundan sık sık yalvaran doğuda oturan kardeşlerinize yardımı hızlandırmalısınız.
Türkler, İranlı halk, birçoğunuzun bildiği gibi onlara saldırdı ve Roma'nın Akdeniz bölgesindeki Aziz George'un kolu olarak adlandırılan yere kadar gittiler. Hristiyanlığa ait birçok toprağı zaptettiler ve Tanrı'nın krallığını harap ettiler. Eğer onların böyle devam etmelerine izin verirseniz, onlar daha sık bir şekilde Tanrı'nın imanlı kullarına saldıracaklar.
Bu yüzden en samimi dualarımla ben, ben değil fakat Tanrı sizi, İsa'nın müjdecileri tekrar tekrar hepinizi, bütün mevkilere, piyadeler kadar şövalyeleri, zengin ve fakir kim olursanız olun bu aşağılık ırkın topraklarımızdan kökünün kazınması için sevk ve zamanında Hristiyan halka yardım için teşvik ediyor.
Papa II. Urbanus, Clermont Konsili'nde
Adı geçenlere sesleniyorum. Burada olmayanlara ilân ediyorum. Hepsinden öte İsa emrediyor. Oraya gidenlerin hepsi, yürürlerken veya denizi geçerlerken veya putperestlerle savaşırlarken bu mahkum hayatın sonuna gelirlerse günahları affedilecek. Ben bunu Tanrı tarafından bana verilen yetki ile ilân ediyorum.
Eğer öylesine alçak, yozlaşmış ve şeytanlar tarafından esir alınmış bir ırk İsa'nın parlak ismine ve her şeye gücü yeten Tanrı'nın iman bahşettiği insanlara üstün geliyorsa ne ayıp! Siz kendisini Hristiyan sayanlar, onlara yardım etmezseniz Tanrı'dan size büyük bir ayıplama verilecektir.
Haydi! Şimdi başlayıp zaferle bitmesi gereken, sebepsiz yere bu ilkel savaşı alışık kâfirlerin üzerine imanla yürümeye. Haydi önceden soyguncu şimdi İsa'nın askeri olanlar. Haydi bir zamanlar kardeşleri ve akrabaları için savaşacak olanlar. Haydi birkaç parça gümüşün uşağı olanlar şimdi sonsuz bir hediyeye kavuşun. Haydi bedenine ve ruhuna zarar vermekten bitap düşen şimdiki zafer işçileri. Evet bir elde üzüntü ve fakirlik, diğerinde neşe ve zenginlik. İşte Tanrı'nın düşmanları, işte onun arkadaşları.
Gidecek olanlar hiçbir şeyi geciktirmeyin. Bırakın olaylar yerleşsin, para biriktirin ve kış bittiğinde ve ilkbahar geldiğinde istekli bir şekilde Tanrı'nın rehberliğinde yolculuğa çıkın."