1683'te İkinci Viyana kuşatmasında uğradığımız mağlubiyette Avrupalılar'ın sevinci o kadar büyüktü ki, Almanlar'dan Polonyalılar'a, Hırvatlar'dan Ermeniler'e herkes Viyana önlerinde Türkler'in mağlup edilmesinde en fazla kendilerinin katkısı bulunduğunu iddia etmişlerdi.
KORKUDAN FETVA ALDILAR
Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın Avusturya hakimiyetindeki Protestan Macarlar'ın lideri Tökeli İmre'ye yardıma başlamasıyla iki devletin ilişkileri gerilmişti. Avusturya, Osmanlılar'la savaşa girmek istemiyordu. Henüz süresi bitmemiş Vasvar Antlaşması'nı yenilemek için Kont Albert de Caprara elçi olarak İstanbul'a gönderilmişti. Elçi, barış antlaşmasının süresinin uzatılması için çok uğraştı. Hatta Silahdar Tarihi'ne göre "İslâm şeriatı üzere boğazına bez bağlayıp aman diyene kılıç olur mu? Üzerine sefer caiz midir?" diyerek seferin caiz olmadığına dair fetva bile aldı. Ancak Merzifonlu bu fetvaya dahi aldırış etmeyerek, Avusturya üzerine sefere çıkma fikrinden vazgeçmedi. Merzifonlu sınırdaki askerlerden Avusturya saldırıları oluyor diye şikâyet mektupları getirtip, Dördüncü Mehmed'i Avusturya üzerine sefere ikna etti.
1682 sonbaharında sefer kararı alındı ve ordu Edirne'ye ulaştı. 1682 Aralık'ında yapılan görüşmeler de sonuç vermeyince tuğlar dikilerek sefer resmen ilân edildi. Kış Edirne'de geçirildikten sonra, 1 Nisan 1683'te Avusturya seferi için harekete geçildi. Ordu 25 Haziran 1683'te İstolni-Belgrad'dayken padişahın sefer hedefi olarak izin verdiği Yanıkkale yerine Viyana'ya yürünmesi fikrini Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa ilk kez burada açıkça dile getirdi. Sadrazamın bu fikrine sadece Kırım Hanı Murad Giray ve Budin Beylerbeyi İbrahim Paşa karşı çıktı.
Osmanlı ordusu, Viyana'ya kadarki yürüyüşünü 105 günde tamamladı. İkinci Viyana Seferi çok hızlı gerçekleştirilmiş başarılı bir askeri harekâttı. Kanunî'nin 27 Eylül'de Viyana'ya, Üçüncü Mehmed'in ise 21 Eylül'de Eğri Kalesi'ne ulaştığı göz önünde tutulursa 1 Nisan'da sefere çıkan ordunun 14 Temmuz gibi erken bir tarihte Viyana'ya ulaşmasıyla Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın başlangıçta çok iyi bir harekât yönettiği ortaya çıkar.
İMPARATOR KAÇTI
Türk ordusunun da İstolni Belgrad'dan hareketle 1 Temmuz'da Yanıkkale'ye varması Viyana'da korkuyu artırdı. İmparator Leopold bile şehri terk edip kaçtı. Türk ordusunun öncü birlikleri 13 Temmuz'da ulaştıktan sonra, 14 Temmuz 1683 Çarşamba günü Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın komutasındaki Osmanlı ordusu dört saatlik bir yürüyüş sonrasında Viyana önlerine geldi. Viyanalılar teslim teklifini kabul etmeyince kuşatma başladı.
İki ay süren kuşatmanın sonunda savunmadaki Avusturya askerlerinin sayısı oldukça azalmıştı. Kuşatma uzadıkça Viyana'da yiyecek azalmış ve dizanteri başlamıştı. Viyana'ya karşı Osmanlılar'ın beş yerde kazdığı lağımlar kale duvarlarına yaklaşmıştı. Bunların patlatılmasıyla kale düşebilirdi. Şehirdeki ümitsiz bekleyiş, 11 Eylül'de Viyana önlerine gelen yardım ordusu görülünce bir anda büyük bir sevince dönüştü. Kiliselerin çanları çalınmaya, sevinç gösterileri yapılmaya başladı.
VİYANA ÖNLERİNDE TARİH DEĞİŞTİ
Jan Sobiesky komutasındaki Hıristiyan birlikler, Viyana'nın kuzeybatısındaki tepeleri hiç çarpışmadan ele geçirdiler. Osmanlı kuvvetleri kuşatmayı bırakıp, savaşa hazırlandı. 12 Eylül 1683 günü Kahlenberg (Alaman Dağı) mevkiinde savaş başladı. Merzifonlu'nun taktik hatalarıyla muharebe üstünlüğü düşmanın eline geçti. Düşman askerlerinin Osmanlı ordusunun merkezine girmeye başlaması üzerine, Kara Mustafa Paşa iki aydan beri Viyana'yı kuşatan Türk birliklerine Budin'e çekilme emri verdi. Artık bir dönem kapanmıştı.