Mersin'in Tarsus ilçesinde esrarengiz kazı günlerce gündemi meşgul etti.
Ne arandığını bilmiyoruz.
Ancak tarihte de birçok defa kamuoyunun bütün dikkatlerini üzerine toplayacak şekilde günlerce define arandığı olmuştu.
DEFİNE ARAMAYA İZİN ŞARTI
Osmanlı Devleti'nde define aramak isteyenler, yönetimden izin almak zorundaydılar.
İzin alan defineciler, kazacakları bölgenin dışına çıkmamak şartıyla devlet görevlilerinin de katılımıyla kazı yaparlardı.
Gizlice veya tesadüfen define bulanlar, tespit edilirse hapsedilip, bulduklarına da el konulurdu.
İkinci Viyana Kuşatması öncesinde, Mart 1683'te bugün Bulgaristan'da bulunan Filibe'ye üç saatlik yerde Çırpan Pınarı isimli yerde define vardır diye, bir Filibeli padişaha iki defa dilekçe vermişti. Üçüncü teşebbüsünde belki doğru söylüyordur diye yanına adamlar verilip, gösterdiği yerde 20 gün boyunca 500'er kişiyle araştırma yapıldı.
Ancak zerre kadar altın bulunamadı.
Dördüncü Mehmed Filibe'ye geldiği zaman defineci iki yıl kürek cezasına çarptırıldı.
Ancak bir kişi daha aynı yerde define vardır, bir tarihte şeyhimle birlikte bu yere girdim diye geldi. Aklı başına gelsin diye sadrazamın çadırının önünde 140 sopa vuruldu.
YÜZLERCE TOKATLI DEFİNE ARADI
Bu define macerasının üzerinden 15 sene geçmişti ki, bu sefer Anadolu'nun önemli merkezlerinden Tokat'tan bir haber geldi. Dönem Viyana bozgunu yıllarıydı ve tahtta da Dördüncü Mehmed'in oğlu İkinci Mustafa vardı. Tokat'tan İstanbul'a gelen habere göre bir gayrimüslim Tokat yakınlarındaki bir dağda iki kâfir padişahının hazinesini rüyasında gördüğünü iddia ederek, ortalığı ayağa kaldırmıştı.
Osmanlı yönetimi İstanbul'dan bir baltacıyı Tokat'a gönderdi. Baltacı İsmail Ağa'nın nezaretinde 40 gün 50'şer taşçı, 100'er ırgat, gayrimüslimin hazinenin bulunduğu yerin kapısının, dağın kıblesi tarafında olduğunu haber verdiği için o tarafı kazdılar. Ancak bir şey bulunamadı.
Bunun üzerine defineci dağın dört tarafında kapıları vardır demesiyle dağın dört tarafı günlerce kazıldı, kayalar kırıldı.
İş zıvanadan çıkınca Sivas Valisi İsmail Paşa duruma el koydu. Hatası olanları azarladıktan sonra padişah emri gereğince üç gün daha kazı yapılmasına emretti.
Bunun üzerine üç gün 10'ar taşçı, 30'ar ırgatla kazıya devam edildi. Daha sonra Tokat ahalisinden büyük bir kalabalıkla define arandı. Ancak hazine olabileceğine dair ize rastlanmadı. Bunun üzerine kazılardan vazgeçilmesi için ferman geldi.
Ancak defineci gördüğü rüya üzerine ısrar ve yeminlerle Tokat'ta bir zaviyenin bahçesinin içinde olan mezarının ortasında bir kazan altın ve dört köşesinde birer küp altın gömülü olduğunu iddia etti. Bunun üzerine o bina tahrip edilip, su çıkıncaya kadar kazıldı. Yine hazine olduğuna dair herhangi bir ize rastlanamadı. Hazine aramaktan vazgeçildi. Buna rağmen, meseleye nezaret eden İsmail Ağa, halktan konuyla ilgili isteklerde bulunmak kastıyla, define bulunması konusunda merkeze yanlış bilgi vererek, tekrar kazı yapılması için ferman alıp, halka baskı yaptı. Ahali ferman gereğince kazılara devam etti, ancak yine bir şey bulunamadı.
FERMANLA YASAKLANDI
Bu gelişmeler üzerine İsmail Ağa'nın ahaliye zulmünün önlenmesi hakkında emir verilmesi için Tokat Müftüsü Yusuf başta olmak üzere şehrin ileri gelen müderrisleri, şeyhleri, imamları, hatipleri, vaizleri ortak bir dilekçe kaleme alarak, İstanbul'a gönderdiler. Ayrıca Tokat Kadı vekili Salih de durumu anlatan bir dilekçe göndermişti.
Bunun üzerine merkezden İsmail Ağa'ya define aramaya son vermesi, definecinin kaçırılmaması ve halktan mal topladıysa bu durumun tahkik edilerek merkeze bildirilmesi istendi. Bu işleri ortaya atan gayrimüslim defineci ise Tersane zindanında üç yıl kürek çekmekle cezalandırıldı.