SABAH'la Günaydın'ın 3 Ekim 2004 tarihli sayısında Hülya Avşar'ın evlilik kontratıyla ilgili görüşlerini okudum. Bu bence, birlikte yaşamanın hukukileşme talebidir. Ancak bu, ne Medeni Kanunumuzun aile ile ilgili emir kipi normlarıyla ne de Türk aile yapısı örf ve adetleriyle, dolayısıyla Medeni Kanun'un 1. maddesiyle örtüşür. Zaten Anadolu insanı evliliği sadakat olarak tanımıştır, bırakın öyle kalsın... Hiç sadakat taksite bölünebilir mi? Taksitle evlilik mi olur? Peki ya çocuklar bu taksitin hangi vadesine sıkışacak? Böyle bir uygulamayı zaten sanatçılar başka adlar altında yapıyorlar; ama bunu taşraya indirgemek, feminist kokan tek taraflı hak arayışlarıyla saf kadınlarımızın aklını çelmek olur şey değildir.
Bir de bu sınırlı kontrat bitince tarafların talebine göre uzatılacakmış veya kontrat feshedilecekmiş... Aman dikkat, sadakat de paraya dönüşmeye, çiftler arasında tehdit yaratmaya başlıyor. Çünkü her tartışmada kontratın feshi talep edilecek, iyi günde kötü günde hep bu tehdit evlilikleri örseleyecek... Sonuçta evlilik birliğidir bir akittir ve temelini hem kahkaha, hem gözyaşı hem de sadakatle sağlamlaştırır.
ALPER ÖZBOYACI / BUCA / İZMİR