Marmara denizinin kuzey sahili Türkiye'nin en gelişmiş bölgelerinden biri... Tekirdağ ile Gelibolu arasındaki kasaba ve köylerde, özellikle yaz aylarında binlerce insan ikamet etmekte...
İstanbul Üsküdar'dan yazan MEHMET HİKMET BÜYÜKBİLGİN, "Tekirdağ-Gelibolu arasında iki şeritli asfalt yolun geçit vermeyen iki kısa bölümündeki arızalı kısmın yıllardır çeşitli bahanelerle onarılmamasına" dikkat çekerek şöyle diyor:
"Bugün sahildeki yerleşim alanlarına ulaşabilmek için Tekirdağ'dan sonra hiç ilgisi olmayan yoldan saatlerce dağlara tırmanıp Malkara, Keşan'a; oradan tekrar geri dönüp Mürefte, Şarköy, Gelibolu'ya ulaşmaya çalışıyoruz. Sahildeki mevcut yoldan 150 km. daha fazla yol kat edip hem zaman, hem litrelerce akaryakıt israf ediyoruz. Uçmakdere'de yapılacak yolu iç taraftaki daha düzgün ve engebesiz alandan yapıp Gaziköy asfaltına bağlamak daha uygun olur. Gelibolu ilçe sınırlarındaki İnceburun'dan Gelibolu'ya kadar olan 20 km.'lik yol da bakımsızdır. Şarköy'den gelen asfalt yolun devamı bu bozuk yol da onarılmalıdır. Böylece Tekirdağ-Gelibolu yolu 150 km. kısalacağından sahildeki ulaşım sıkıntısı da giderilecektir."
Duble yolun sakıncası...
Çorlu'dan yazan SITKI ERGÜNEY ise "İstanbul-Edirne arasında, Kınalı gişelerinden sonra başlatılan duble yol yapımının keşmekeş içinde sürdüğünü" belirterek "yerleşim birimlerinin ortasından dört şeritli karayolu geçirilmesi sakıncalarına" değiniyor:
Gerekçesi de "Gümüşyaka, Sultanköy, Yeniçiftlik, Yenice gibi bu yol üzerindeki beldelerin tam ortasından geçirilen yolun kara ve deniz birlikteliğini yok ederek turizmi, dolayısıyla yaz aktivitelerini baltalayacak" olması...
Farklı saate farklı ücret
Bu arada "CHP Bilim, Yönetim Kültür Platformu" adına UFUK BATUM'un, özellikle "köprü"ler açısından İstanbul trafiğini rahatlatacak çözüm önerisinden söz etmek istiyorum.
Batum, önce tespitte bulunuyor, ki katılmamak mümkün değil: "Başta büyük şehirlerimizde olmak üzere altyapı eksikliğinden kaynaklanan sebeplerle ithal edilen petrolün bir kısmı ne yazık ki yoğun ve/veya tıkanmış trafikte motoru çalıştırılan araçlarca heba edilmektedir. Çevre ve hava kirliliği, zaman kaybı ve stres bir tarafa, zar zor yapılan ihracatla sağlanan dövizin milyonlarca doları boşu boşuna havaya uçmaktadır. İstanbul'da bulunan iki köprü bu durum için verilecek en iyi örnektir."
Karayolları Genel Müdürlüğü'nün köprü tıkanıklığına gerçek anlamda akılcı ve kalıcı çözüm bulabilmek için mesai ayırmasını, hatta bu konuda proje yarışmaları düzenlemesini de dileyen Batum, "Farklı saatlerde farklı ücret tarifesi uygulamasıyla köprülerden geçen toplam araç sayısı daha elverişli bir rejime kavuşturulabilir." diyerek şu örneği veriyor: "01.00-06.00 arası ücretsiz geçiş olsun. 06.00-08.00, 11.00- 17.00 ve 22.00-02.00 saatleri arası 2 milyon TL; geçişlerin yoğun olduğu 08.00-11.00 ile 17.00-22.00 arası 4 milyon TL alınsın."