Yerel seçimlerin yapılacağı tarih yaklaştıkça siyasi partilerin propagandaları da giderek sertleşmekte; yönetimlerine talip oldukları belde, ilçe ve il belediyelerine götürmeyi vaat ettikleri hizmetleri anlatmak yerine, bir genel seçim havasında, birbirlerini kıyasıya eleştirmektedirler. Eleştiri elbette yapılacaktır. Eleştiri de demokrasinin vazgeçilmez gereklerinden biridir. Hatta dozu hafif hoşgörülü bir eleştiri, düşünce ve eylemlerde doğruların bulunmasında da etkili olur. Eleştirinin olumlu ya da olumsuz olması, eleştirinin bu faydasını değiştirmez. Ancak ve ne yazık ki, demokratikleşme ve çağdaşlaşma amacında ve yolunda olan ülkemizde bu olgu bazen "karalama" ve "küçük düşürme" ile eşanlamlı tutulmaktadır. Kişilerin açıklarını arayıp bulma ve bunu kamuoyuna duyurma hüner kabul edilmekte, eleştiriye konu olan kişilerin kaldığı zor durumdan yararlanılmak istenmektedir. Bu kadarla kalınmamakta, devlet yönetiminde büyük sorumluluklar yüklenmiş, ulusla bütünleşmiş tarihi kişileri eleştirmek ise kahramanlık sayılmakta ya da bu gibi eleştirileri yapanlar kendilerini öyle sanmaktadırlar. Şu anda, genel seçim havasında görünen bir yerel seçim dönemini yaşanmaktadır. Bu seçimin demokratik ve çağdaş bir ülkeye yakışır bir şekilde gerçekleşmesi en büyük beklenti olmalıdır. Ayrıca AB'ye bir adım daha yaklaşılan şu günlerde biraz daha dikkatli olmak gerekir. Bu nedenle, hem siyasi parti liderlerinin hem de yerel yönetimlere talip olan adayların propagandalarını sürdürürken, rakiplerini eleştirmek yerine, yönetime geldiklerinde uygulamaya koyacakları "hizmet programları"nı halka açıklamaları daha doğru olur. Ancak böylece halk hangi adayın programının iyi; hangisinin daha iyi olduğuna karar verebilir. Halk da yaşadıkları belde, ilçe ve il yönetimine talip olan adayları seçerken adayların kişiliğinden çok, sunduğu "hizmet programı" na dikkat etmelidir. Artık toplum olarak, "şark zihniyeti"nin bir ürünü olan "kişiye bağlılık"tan kurtulup "programa ve yönteme bağlılık" aşamasına geçmek zorundayız. Rakip partilerin birbirlerinin köklerini aramaları ve ancak anaokulu çocuklarını güldürecek çizgi filmli eleştiri şekli, seçimin ciddiyeti ile bağdaşmayan davranışlardır. Parti liderlerinin birbirlerinin başına, partilerinin büyüklükleri kadar taş düşmesini temenni etmeleri de sokak kavgası benzeri tavırlardır. Bu nedenle eleştiriler, kişiliklere değil programlara yönelik olmalıdır. Seçimlerin ciddiyetine ancak böylesi yakışır.
Dr.ŞERAFETTİN YAMANER - İSTANBUL