Muhalefette yerel yönetim seçimlerine yönelik pazarlık peşrevleri başladı. Kurultay sancıları yaşayan ve seçim yenilgisinin muhasebesini yapamayan CHP ve İYİ Parti'de genel başkanların değişmesi gerektiğine dair çıkışlar devam ediyor. Genel başkanların yanında ve karşısında olanların kamplaşması sürüyor. Parti yönetimleri değişim baskısını geçiştirebilmek için dikkatleri yerel seçimlere yöneltiyor. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na yakın gazeteciler her yenilgi sonrası istifa gerekmediği, 2018 seçimlerinin de kaybedildiğini ancak Millet İttifakı'nın 2019 yerel seçimlerinde başarılı olduğunu hatırlatıyorlar. Millet İttifakı'nın strateji önemini bilen İYİ Partili yetkililer ise yeni bir pazarlık peşinde. Önlerinde hep kendilerinin fedakârlık yaptığı bir ittifak tecrübesi var.
***
2019 seçimlerinde İYİ Parti hiçbir büyükşehir belediyesi alamazken Millet İttifakı'nın kazandığı büyükşehirlerin hepsi CHP'ye gitmişti. Yine 13 aylık 6'lı masa tecrübesi de İYİ Parti açısından kaybet-kaybet denklemiydi. Masadan kalkan ve yeniden oturan Akşener, yüzde 10 oyu zor toparlayabildi. Halbuki sağın birinci partisi olacak ve başbakanlık yapacaktı. Masanın yeni katılımcıları (oy yüzdeleri bilinmeyen ve toplamda 3 puanı geçmesi beklenmeyen) DEVA, GP, SP ve DP ise CHP ile daha iyi pazarlık yaparak 37 milletvekili Meclis'e soktu. İYİ Parti ancak 41 milletvekili çıkarabildi. Millet İttifakı'nın maliyetini en fazla üstlenen ve en çok kaybeden İYİ Parti oldu. PKK'nın uzantısı olarak gördükleri HDP ile aynı sofrada olmasından dolayı milliyetçi seçmenden tepki gördü.***
Bunlardan ders alarak şimdi İYİ Partili yetkililer pazarlığın şartlarını değiştirme sinyalleri veriyor. "Biz de aday çıkarabiliriz", "hep bir taraftan fedakârlık beklemek olmaz" ve "bazı büyükşehir belediyelerinin İYİ Parti'ye bırakılması gerekir" argümanlarını seslendiriyor. İYİ Parti bu defa dört sağ partinin değil kendisinin daha avantajlı olacağı bir ittifak yapısı arzuluyor. Küçük partilerden daha değerli olduğunu görmek istiyor. Peki İYİ Parti yeni bir "kaybet-kaybet" denklemine sürüklenmekten kaçabilir mi? Cumhur İttifakı'nın bütünlüğünü koruduğu yerde üçüncü yol oluşturarak belediye başkanı adayları çıkarabilir mi? HDP'nin yüzde 3 kaybettiği bir seçim sonrasında milliyetçi oylara hitap edecek yeni bir siyaset geliştirebilir mi? "Elimizdeki belediyeleri kaybettireceksin" linçine karşı koyabilir mi? Pazarlıkta "iddialı" taleplerde bulunarak dört sağ partiyi kenarda tutabilir mi? İttifak siyasetinin konsolide olduğu bir siyasi ortamda İYİ Parti'nin pazarlık marjının düşük olduğu söylenebilir. CHP, 2023 milletvekili seçimlerinde dört sağ partiye fedakârlık yaptığını hatırlatarak onların desteğini (seçmenin ne yapacağı tümüyle meçhul) alabilir. Yerel seçimlerin ikinci turu olmadığına göre HDP de aday çıkarmama baskısı altında olur. Böyle bir ortamda İYİ Parti yine az ile yetinebilir.***
CHP'nin sorunları daha az değil. Millet İttifakı sebebiyle ideolojik istikametini kaybeden CHP bir kriz içerisinde. Sol-sosyal demokrat çizgiye yönelip HDP-YSP solu ile yakınlaştığında milliyetçi-muhafazakâr müttefiklerinin seçmeni uzaklaşacak. Atatürkçü milliyetçilik ayarlarına dönmeye çalışsa soldan da sağdan da oy kaybedebilir. Bu sebeple Kılıçdaroğlu gitse de kalsa da CHP'nin ideolojik krizi çözülemez. Sözgelimi İmamoğlu'nun Kılıçdaroğlu'na alternatif bir ideolojik çerçeve iddiası hiç olmadı. Sonbahar aylarında başlayacak yerel seçim maratonu muhalefetin dertlerini ertelemesine katkı verebilir ancak sorunlarının çözümsüz kalmasını da garanti eder. İç çekişmelerden kolay sıyrılamayacak muhalefetin İstanbul ve Ankara büyükşehir seçimlerini kaybetme ihtimali giderek büyüyor.