İttifakların genişlemesi her iki tarafta da eleştirel söylemleri öne çıkarıyor.
HDP'nin aday çıkarmaması Kılıçdaroğlu'na destek olarak görüldüğünden Cumhur İttifakı, Millet İttifakını 7li masa olarak niteleyip HDP ile nasıl bir pazarlık yapıldığını sorguluyor.
PKK ve FETÖ'nün Millet İttifakını desteklediği tezi sadece iktidar cenahının gündemi değil.
CHP'nin 2018'deki adayı İnce de İYİ Parti'den istifa eden eski sözcü Ağıralioğlu da Kılıçdaroğlu'nun toparladığı masa ve sofraya aynı suçlamada bulunuyor.
Bütün bu eleştiriler olası bir Kılıçdaroğlu iktidarında PKK ve FETÖ terör örgütleriyle mücadelenin bırakılması ve Türkiye'nin doğu ve güney doğu illerinde özerkliğe gidecek bir sürecin başlatılması korkusuna işaret ediyor.
***
Millet İttifakını destekleyenler ise Yeniden Refah Partisi ve Hüdapar'ın Cumhur ittifakına katılımını eski bir söylemi dirilterek karşıladılar: "ilerici-gerici."
Kemalist ve sol kesimlerin muhafazakâr-dindar kesime eskiden beri yönelttikleri bu "gerici" söylemi uzun zamandır tedavülden çıkarılmıştı.
Zira "irtica" heyulasının uzantısı olan bu "ilerici-gerici" ayrımı CHP aleyhine çalıştı.
Yirmi yıllık iktidarında AK Parti reformları ve kalkınma hamleleri bu ayrımın ne kadar anlamsız olduğunu ve hatta modern dünyaya uyum sağlayamayanların asıl otoriter laikçiler olduğunu gösterdi.
Şimdi tekrardan "gerici" tabirini AK Parti ve Cumhur ittifakı için canlandıranlar HDP ve sol çevreler.
Demirtaş, "Taliban rejimi" nitelemesiyle muhalif söylemlere yol açtı, CHP medyası peşinden gitti.
Yakında PKK-HDP çizgisinin "faşist" kelimesi CHP çevrelerinin diline tümüyle pelesenk olursa şaşırmayalım.
***
6284 sayılı yasa etrafındaki tartışma CHP medyasında muhafazakâr kadınları korkutmaya kadar vardı.
YRP ve Hüdapar'ın ideoloji ve programlarının AK Parti ve Cumhur ittifakını bağlamadığı açık.
Verdikleri destek için 6'lı masadakine benzer bir iktidar paylaşımı yapılmadı.
Buna rağmen yeni katılımlar sebebiyle AK Parti'nin kadınlara haklar bağlamında gerileme yaşatacağı iddia ediliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan çarşamba akşamı A haber yayınında kendi yönetimi döneminde kadınların haklarının genişletilmesinden bahsederek "şiddet meselesi başta olmak üzere kadınlarımızın hakkına, hukukuna, onuruna yönelik hiçbir müdahaleye izin vermeyiz" açıklamasında bulundu.
Erdoğan'ın "aileyi güçlendirme" amacı kadını zayıflatacak, şiddete maruz bıraktıracak bir arayış değil.
Aksine hem kadın haklarını pekiştirme hem de aileyi sapkın ideolojik dayatmalardan koruma niyeti var.
***
Kılıçdaroğlu'nun adaylık dayatmasını mahalle linçi sebebiyle kabul etmek zorunda kalan Akşener ve partisi masada zayıfladı.
Bu da muhalefetin güç birliğinde CHP ve HDP'yi daha etkili hale getirdi.
"Tek adam" söylemini bütün versiyonlarıyla tüketen muhalefet aslında bir süredir HDP'nin dilini kullanıyor.
"Üçüncü yol" olma seçeneğini 6'lı masaya oturarak terk eden GP ve DEVA zaten Erdoğan eleştirisinde, CHP'nin "otoriterlik" söylemine teslim olmuştu.
Kılıçdaroğlu'nun adaylığı netleştikten sonra CHP medyası, akademisyenleri ve sanatçıları muhalefeti hizaya getirme görevini üstlendiler.
Önce masadan ayrılınca Akşener'i şeytan taşlar gibi taşladılar, bugünlerde de İnce'yi "ihanetle, sokağa çıkmamakla" suçluyorlar.
HDP'yi marjinallikten kurtaran CHP çevrelerinin bu partinin laikçi-sol ideolojisi üzerinden "ilerici-gerici" ve "ihanet" muhabbetine geri dönmesi kimlik ve düşünce sefaletinin göstergesi.
Anlaşılan, HDP sadece radikal talepleri ile değil marjinal söylemleri ile de muhalefet cephesinde ağırlığını koyuyor.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz