Kılıçdaroğlu'nun kendi adaylığını 6lı masaya dayatmasına karşı Akşener'in "masa noter değil, biz de adayımızı çıkarabiliriz" çıkışını yapması muhalefet cenahını karıştırdı.
Hatta CHP ve İYİ Parti çevreleri, masayı kim dağıtır polemiğine girdi.
Şu sorular gündemde:
Akşener'in itirazı masada Kılıçdaroğlu'nun adaylığının reddedilmesi anlamına gelir mi?
CHP genel başkanı bu reddi kendi tabanına yeni bir ismi dayatmak için kullanır mı?
Bu ret Cumhur ittifakının eline kullanışlı bir malzeme verir mi?
Bu saatten sonra Kılıçdaroğlu ortak aday olursa masadaki 5 sağ parti ikili bir eleştiri altına girer: CHP'nin peşine takıldınız ve masa dışındaki HDP'nin istediği oldu.
Şurası açık: masadaki genel başkanların aylık mutat toplantı öncesi medyadan bu tür çıkışlar yapması yaşanan krizin derinliği ile alakalı.
Program, geçiş süreci ve yetki dağılımı konularından daha önemli konu, kuşkusuz ortak adayın kim olacağı.
***
Aslında Akşener ve Yavaş'ın HDP tarafından veto edilmesi aday konusunun sadece bir isim meselesi olmadığını gösteriyor.
Bu itibarla Akşener'in "noter değiliz" çıkışını 6lı masadaki aday belirleme sürecinde ağırlığını koymaya yönelik bir hamle olarak görmek eksik kalır.
Masanın bileşenlerinin seçimlerdeki olası performansı ve kazanmaları durumunda siyasetin geleceği ile yakından ilgili.
Elbette CHP ve İYİ Parti arasındaki oy geçişkenliği düşünüldüğünde CHP, genel başkanını ortak aday yapabilirse oylarını özellikle İYİ Parti ve hatta diğer küçük partiler aleyhine artırabilir.
Bu da CHP'nin daha fazla öne çıkması ve diğerlerini etkisizleşmesi demek.
Ancak sorun daha büyük.
İYİ Partinin temel çıkmazının HDP'nin muhalefet kampındaki varlığı olduğu biliniyor.
İYİ Parti tabanı, "PKK'nın uzantısı" olarak gördüğü HDP'nin kendisine sıklıkla ders veren ve hesap soran eleştirilerinden muzdarip.
Bu itibarla CHP'nin, HDP'yi masa denkleminde (masa dışında ama ortak aday belirleme sürecinde) tutma politikası İYİ Parti'yi seçmen nezdinde ideolojik olarak çok zorluyor.
Milliyetçi seçmene dayanan bir parti için "HDP etkisi" yönetilebilecek bir meydan okuma değil.
Yani HDP'nin Kılıçdaroğlu ile birlikte İYİ Parti'nin önerdiği isimleri gündemden düşürmesi Akşener'in taşıyamayacağı ideolojik bir yüke işaret ediyor.
Mesele sadece ortak adayı kimin belirleyeceği çekişmesi ya da egoların çatışması değil.
***
Masadaki sağ partilerin en büyüğü olan İYİ Parti'nin Kılıçdaroğlu'nun kendi adaylığını dayatmasına itirazı çok daha önemli bir tartışmaya işaret ediyor.
2023 seçimlerinde muhalefetin kazanması durumunda Türk siyasetinin ağırlığı nerede olacak?
CHP ve HDP etrafında mı, yoksa CHP ve İYİ Parti tarafında mı?
2023 sonrası Türkiye nasıl bir yöne gider?
Seçimlerde "kilit rolde" olduğunu ısrarla vurgulayan ve "açık müzakere, doğrudan diyalog" isteyen HDP her açıklamasıyla, 2019 yerel seçimlerindeki gibi ikincil rolde olmayacağını bağırıyor.
Kılıçdaroğlu'nun adaylığı ve HDP etkisinin açıklığı böylece İYİ Parti'yi çıkmaza sokuyor.
İdeolojik açıdan Cumhur ittifakına, etkinlik açısından CHP ve DEVA'ya oy kaybediyor.
Akşener, son çıkışı ile kendisini rahatlattı.
Masayı dağıtmaya şu aşamada hiçbir parti cesaret edemez.
Ancak masa dağılmadan da iddiasını ve etkisini kaybediyor.
Zaten CHP ve İYİ Parti'nin tepişmesi masadaki dört küçük partinin pek de önemsenmediğini gösteriyor.
Masaya yol gösterenler "iktidar toparlanıyor, adayı açıklamayı seçim takviminin başlamasına bırakmadan öne alın" telaşına düştü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ise kampanyasına başladı bile.
Ana tema "Türkiye'nin Yüzyılı."
Kapsayıcı, umut vadeden ve mevcut sorunları çözmenin yegâne adresi olarak AK Parti ve lideri Erdoğan'ı gösterecek bir vizyon belgesini 28 Ekim'de açıklayacak.