Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kiev dönüşünde arasında olduğum gazetecilerle sohbetinde Batı'nın Ukrayna krizinde çözüme katkı yerine "çomak" soktuğunu söyledi. Türkiye'nin arabuluculuk teklifini yineleyen Erdoğan, Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski'nin buna hazır olduğunu söylerken Rus lider Putin'in ziyaretini çok önemsediğini vurguladı. Erdoğan, Biden yönetiminin krizin çözümünde olumlu yaklaşım sergilemediğine ve Merkel'in gidişiyle Avrupa'da Ukrayna krizine çözüm getirecek lider kalmadığına işaret etti.
Erdoğan'ın "Batı'nın çomak soktuğu" eleştirisini Putin'in ziyareti öncesi seslendirmesi anlamlıydı. Bence Erdoğan, Türkiye'nin hem Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne destek veren hem de Rusya'nın güvenlik kaygılarını anlayan bir yerde olduğu mesajını veriyor. Hem Batı ittifakının üyesi hem de Rusya ile geniş işbirliği olan Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olarak Erdoğan barışçıl çözüme fırsat üretmeye çalışıyor.
Bu konuda kritik karar Putin cenahında. Putin, Batı ile büyük pazarlık arayışında bir sonuç alamadığını görürse krizi Ukrayna ile çözmeye yönelebilir. İşte bu yeni aşamada Türkiye'nin arabuluculuğu önerisi işe yarar.
PUTİN'İN ÇİN HAMLESİ
Dün Putin ile Çin lider Şi Cinping, Pekin Kış Olimpiyatları'nın açılış gününde ortak bir bildiri yayımladılar. İki lider yeni ilişkilerinin "Soğuk Savaş döneminin herhangi siyasi-askeri ittifakından üstün" olduğunu açıkladı. Dostlukta "sınır" tanımadıklarını uzay, iklim değişikliği, yapa zekâ ve internetin kontrolü dahil birçok alanda birlikte çalışmayı planladıklarını ilan ettiler.
Moskova, AUKUS ve Tayvan konusunda Pekin'e destek verdi. Pekin de NATO'nun genişlemesine karşı çıkarak Moskova'nın Ukrayna krizi bağlamında talep ettiği "Avrupa'daki güvenlik garantilerine" arka çıktı. ABD ile gerilimde olan Rusya ve Çin'in bu yakınlaşması mevcut büyük güç rekabetini dönüştürecek sinyaller veriyor.
RUS-ÇİN YAKINLAŞMASININ ANLAMI
Bu yakınlaşma henüz ABD ve AB karşısında jeopolitik bir blok olmaktan uzakta. Elbette Rusya ve Çin arasında demografiden nüfuz alanlarına kadar önemli rekabet konuları var. Yine de Biden yönetiminin Çin ve Rusya'yı birlikte karşısına almasının bu iki ülkeyi birbirine yaklaştırdığı görülüyor. ABD ve NATO'dan istediği güvenceleri alamayan Putin, elindeki en stratejik kartı oynuyor ve Çin ile yakınlaşıyor.
Yani Batı'nın "ağır yaptırım" ve "asker ve silah gönderme" tehdidine karşı Washington'un en hoşuna gitmeyecek şeyi yapıyor. ABD'nin hegemonya mücadelesinde tek rakibi olan Çin ile işbirliğini genişletiyor.
Böylece Ukrayna krizinin tetiklediği küresel tartışmada Putin yeni bir hamle yapıyor. Bu hamlenin ABD ve NATO'ya geri adım attırması zor. ABD'nin Avrupa'yı Rusya'nın nüfuzuna bırakması, Biden yönetiminin "küresel liderliğe geri dönme" politikasına tam bir elveda olur. Ancak Çin ile Rusya'yı yakınlaştırmak da orta ve uzun vadede ABD çıkarları için ciddi bir kayıp demek. Putin'in Cinping ile Ukrayna krizine dair somut hangi pazarlığı yaptığını bilemeyiz. "Ben Ukrayna'yı, sen Tayvan'ı al" aşamasında olduklarını hiç sanmıyorum.
Şurası net, Putin, ABD ve NATO ile geriliminde kendine stratejik bir alan açtı. Bununla birlikte Çin, Rusya'nın Avrupa'daki güvenlik kaygılarına somut destek verebilecek bir noktada değil. Ve Putin'in Ukrayna krizinde Türkiye'nin arabuluculuğu dahil yeni arayışlara ihtiyacı var. Kiev'i "Batı'nın gazına gelmemesi" yönünde uyaran Ankara, krizden çıkışta ara formüllerin bulunmasında Moskova'ya da kolaylaştırıcı katkıda bulunabilir. Putin'in Türkiye ziyareti, Ukrayna krizinde çözüme giden ilk adım olabilir, olmalı.