Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BURHANETTİN DURAN

İkinci Taliban dönemi kaosu nasıl yönetilebilir?

Ve Taliban, Kâbil'i yıldırım hızıyla ele geçirdi.
ABD Başkanı Biden'ın "Ulusları için savaşmalılar" dediği 300 bin kişilik Afgan ordusu tuz buz olurken Cumhurbaşkanı Gani ülkeyi terk etti.
Afganistan İslam Cumhuriyeti'nin İslam Emirliği adını alması bekleniyor.
Taliban sözcülerinin ilk mesajları dikkatli ve ılımlı.
"Barışçıl iktidar değişiminden" ve "dünya ve bölge ile uyumdan" bahsediyorlar.
Dünya başkentlerinden gelen "güvenli tahliyeye izin vermesi" taleplerini karşılayacaklarını kestirmek zor değil.
Yine de Kâbil Havalimanı'ndan yansıyan görüntüler, yüz binlerce Afgan'ın korkusunu gösteriyor.
Ortaya çıkan kaosun ölçeğinin ne olacağı ve nasıl yönetileceği ise tüm dünyanın merakı.
Birkaç parçadan oluşan Taliban'ın uyum mesajlarını tutup tutamayacağını ve Afganistan'daki farklı unsurları "geçiş sürecine" dahil edip etmeyeceğini yakında göreceğiz.
Bu iki husus, Taliban'ın dünyada tanınması ve Afganistan'a yapılan yardımların devamı noktasında çok kritik.
Yine göçmen akınının boyutları da Taliban yönetiminin tavrıyla şekillenecek.
Doktriner anlamda Taliban'ın kendine has, sert "şeriat" yorumunu değiştirmesi beklenmiyor.
Yirmi yıl Amerikan işgali ile mücadele edip zafer kazanan bir örgütün ideolojisinden vazgeçmesi beklenemez.
Ancak diplomasi anlamında daha pragmatik olacağının açık göstergeleri var.
Taliban yetkilileri ABD, Çin, Rusya ve İran'ı teskin edecek bir diplomasi yürütmeye özen gösteriyor.
Komşularına (Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan) "terör ve radikalleşme" konularında sorun çıkarmayacağını iletiyor.
Taliban'ın çevresine ideolojik bir yayılma arayışında olması beklenmiyor.
Daha ziyade kendisini Afganistan ile sınırlı tutması umuluyor.
Yine de Taliban'ın ilk ılımlı tavrını terk ederek radikal bir politika izlemesi ciddi bir ihtimal olarak değerlendiriliyor.

TARAFLARIN BAKIŞI VE AFGAN GÖÇÜ
ABD'nin "açık hezimet" formatında çekilmesi Washington'un Afganistan'da yerleşik çıkarlarının olmadığını düşündürüyor.
Hint-Pasifik bölgesine odaklanan ABD, önemli müttefiki Hindistan'ın bile kaygılarını ciddiye almadı.
Orta Asya'da oluşacak boşluğu önemsemiyor.
Hatta Çin ve Rusya'nın bölgedeki rekabet ya da işbirliğini umursamıyor.
Pakistan, İran, Türkiye ve AB denkleminde Afgan göçmen sorununu da dert etmiyor.
Taliban'ın en büyük destekçisi Pakistan "başarı" havasında ise de ikinci Taliban döneminin olumsuz etkileri ile uğraşacak.
Milyonların göçmen konumuna düşmesi, insan hakları ihlalleri ve yardımların kesilmesi ile artan yoksulluk ilk akla gelenler.
Afgan ordusunun çözülme hızına bakılırsa kısa vadede iç savaş senaryosu beklenmemeli.
Taliban, silahlı grupları kendi yönetiminde toplama kabiliyeti gösterdi.
Hatta eskiden ABD ile çalışanların bir kısmını bile cezalandırmama sinyali veriyor.
Ancak Taliban, ülkedeki farklı unsurları bir araya getiren "geçiş hükümeti" kurmazsa orta vadede Afganistan'da siyasi istikrarın yerleşmesi çok zor olur.
AB'nin yardımları kesmesi ve BM Genel Sekreteri Guterres'in "Afganistan'da küresel terör tehdidine karşı birlik olma ve insan haklarını koruma" çağrısı yapması dünya kamuoyundaki tedirginliğe işaret ediyor.
Taliban'ın uluslararası toplumdan tümüyle dışlanmamak için ciddi bir çaba göstermesi gerekecek.
İkinci Taliban döneminin en büyük sorunu şimdiden belli: Yollara düşen Afganlar.
Bu krize karşı uluslararası bir dayanışma gösterilmeli.
ABD'nin sorumsuzluğu ortada; göçe hedef ülkeler arasında işbirliği oluşturulmalı.
Türkiye, İran, Pakistan, Katar ve AB ülkeleri inisiyatif almak zorunda.
İran'ın geçici sığınmacı kamplarına destek verilerek Türkiye ve AB'ye ulaşmadan sığınmacı akınının durdurulması gerekli.
Taliban'ın içeride sert politika izlememesi için ortak diplomatik çaba gösterilmeli.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA