Geçtiğimiz iki günde gerçekleşen AB Liderler Zirvesi'nin performansı beklentilerin altında kaldı. Rusya ve Türkiye ile ilişkileri ele alan zirvede Moskova'yı rahatsız eden, Ankara'yı da memnun etmeyen bir sonuç çıktı. Almanya ve Fransa'nın sunduğu "AB-Rusya zirvesi yapalım" önerisi kabul edilmedi. Hatta Rusya'ya gelecekteki olası hukuk ihlallerine karşı daha sert tepki verilmesinde görüş birliğine varıldı ve yeni ekonomik yaptırımlardan bahsedildi. Moskova bu kararı AB'nin "saldırgan bir azınlığın esiri" olduğu şeklinde değerlendirdi. Önceki Aralık ve Mart zirvelerinde "pozitif gündem" oluşturulması istenen Türkiye'ye dair ise olumlu ancak küçük bir adım atıldı. Zirvenin sonuç bildirgesi Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesinin AB'nin "stratejik çıkarına" olduğunu kabul etti ise de Suriyeli göçmenlere verilecek 3 milyar euroluk yeni finans ile yetindi. Gümrük Birliği'nin modernizasyonu ve göç, sağlık, iklim, terörle mücadele ve bölgesel meselelerde üst düzey toplantılar yapılması gibi konuları zamana yaydı. Vize serbestisi ve katılım müzakerelerinde yeni başlıklar açılması gibi konular yine rafta kaldı. Nitekim Dışişleri Bakanlığı kararları "Beklenilen ve gereken adımları içermekten uzak" şeklinde niteledi: "AB'nin, gerginliğin düştüğünü teslim edip, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi dahil olumlu gündemi hayata geçirmeye yönelik somut kararlar almayı ertelemesi, bir oyalama taktiği, irade eksikliği ve bir iki üye ülkenin AB üyeliklerini kötüye kullanması olarak görülmektedir. Metinde adaylık statümüze atıfta bulunulmasından kaçınılması da bu görüşümüzü teyit eder niteliktedir." Göç işbirliğinin mali boyuta indirgenmesinin "yanılgı" olduğu hatırlatılarak Kıbrıs'a ilişkin kararların Rum/Yunan görüşlerinin tekrarı olduğu vurgulandı.
ÖNÜMÜZDEKİ 9 AY SEÇİM DÖNEMİ
AB ve Türkiye ilişkilerinde yaptırım tehditlerinin yerini yetersiz de olsa pozitif gündemin alması memnun edici bulunabilir. Ancak Eylül'de Almanya'da, Mart 2022'de Fransa'da seçimlerin olması sebebiyle AB-Türkiye ilişkilerinin durgunluğa girme riski bulunuyor. Merkel'in yerine kimin geleceği ve Macron'un kaderi belli değil. Dahası, üyelerin birlikte davranmasını önceleyen AB'nin kendi stratejik çıkarları konusunda dahi iddialı kararlar alamadığı görülüyor. Biden yönetiminin "Transatlantik ilişkileri güçlendirme" yaklaşımı AB'nin lehine olsa da "yükselen Çin" gündeminin yönetilmesi zorlu geçecek. Washington'ın Berlin üzerindeki Kuzey Akım 2 baskısı bile tümüyle bitmiş değil. Temel sorun şu ki, AB, Rusya ve Türkiye ile uzun vadeli çıkarlarını gözetecek şekilde bir ilişki kuramıyor. Terörle mücadele ve göç konularından daha ötesini göremiyor. Birlik olarak ortak dış politika belirlemede hep zorlanan AB, Almanya ve Fransa'daki seçimleri beklemek durumunda. Türkiye konusunda olumsuz tutum takınan ülkelerin de etkisiyle Brüksel'in Ankara'yı küçük bir adım atarak dolaylı bir erteleme ile karşılaması yönetilmesi gereken bir sürece işaret ediyor. AB Zirvesi'nden beklentileri karşılamayan kararların çıkması şaşırtıcı olmadıysa da son aylarda oluşturulan pozitif havanın sürdürülmesi için karşılıklı çaba gerekiyor. Brüksel, Ankara'nın "yeni sayfa açma" yaklaşımına zayıf bir karşılık verdi. Bu zayıflık sebebiyle önümüzdeki aylarda Doğu Akdeniz'de ve Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde olası gerilimleri engellemek için diplomatlara çok iş düşecek. İşbirliği arayışına devam etmek gerilimden evladır.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz