Kovid-19 pandemisi ile mücadele ettiğimiz günlerde gönlümüz felaketten insanlığın ders almasını istiyor.
Ama pandeminin varlığı bile güç mücadelesini, çatışmaları bitiremiyor.
Buna en çarpıcı örnek kuşkusuz Libya iç savaşı. Yoğun çatışmaların devam ettiği Libya'da son günlerde Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) sahada başarı gösteriyor.
Bu, Türkiye'nin 26 Kasım 2019'da Serrac Hükümeti ile imzaladığı güvenlik mutabakat muhtırasının sahaya yansıması ile mümkün oldu.
Ancak hala Trablus ablukası tümüyle kırılabilmiş değil. Libya'daki iç savaşın seyrini hava sahası üstünlüğünü kimin ele geçireceği belirleyecek. Son iki-üç ayda tüm dünya virüsle mücadeleye odaklanmışken Libya'daki olayların nasıl geliştiğine hızlıca bakalım.
Hafter, salgını fırsat olarak gördü
BM çağrısıyla 22 Mart'ta "insani ateşkes" ilan edilmesine rağmen isyancı Hafter, salgın tehlikesini umursamadı.
Trablus'u ele geçirme amacından vazgeçmeyerek, ateşkesin ertesi günü başkente saldırısına devam etti.
Kovid-19 tehdidini bir fırsat olarak gören Hafter, Mart ve Nisan ayında Trablus'taki hastaneleri, ilaç depolarını ve sağlık çalışanlarını hedef aldı. Sadece Nisan ayında 61 sağlık tesisine zarar verdi.
Hatta 6 Nisan'da Kovid-19 hastalarının tedavi edildiği Hadra hastanesini vurdu. 7 Nisan'da 2 milyonu aşkın insanın yaşadığı başkentin suyunu kesti. 10 Nisan'da doğalgaz vanalarını kapatarak, elektrik üretilmesini engelledi. Hafter'in hukuk ve insanlık tanımayan saldırıların karşılıksız kalması mümkün değildi.
Nisanda işler tersine döndü
UMH güçleri 25 Mart'taki "Barış Fırtınası" adlı karşı saldırıyla Hafter'in hücumlarını durdurdu. Mart ve Nisan aylarında Trablus'un batısında, güneybatısında ve doğusunda çatışmalar devam etti. Güneybatı cephesinde iki taraf da bir ilerleme sağlayamazken doğu cephesinde UMH güçleri, Hafter milislerinin saldırısını 27 Mart'ta Abu Grein bölgesinde püskürttü.
Bir gün sonra da Hafter'in Sirte Operasyon Odası vurularak Tümgeneral Salim Diryak ve ekibi etkisiz hale getirildi.
13 Nisan'da UMH, batı cephesinde daha önce kaybedilen Rikdalin, el-İsa, Ajaylat, Zlatan, Sabrata ve Surman'ı yeniden ele geçirdi. Böylece Tunus ile sınır kapısının olduğu Ras Ajdir ile yeniden kara bağlantısı sağlanmış oldu.
Çatışmanın şiddetlenme ihtimali
Bu son gelişmeler UMH için olumluysa da Hafter'in Ocak ayında Berlin'de imzalanan ateşkese uyması beklenmiyor. Zira BM ambargosuna rağmen, ateşkesi sürekli bozan Hafter'e askeri yardımlar durdurulmuyor.
BAE açık ve pervasız bir şekilde hava yoluyla askeri yığınağa devam ediyor.
Bu yetmezmiş gibi İsrail, Mısır üzerinden Hafter'e hava savunma sistemleri ulaştırıyor. Rusya, Suriye'den Wagner şirketi vasıtasıyla milis toplayarak Hafter'e gönderiyor.
AB'nin 1 Nisan'da başlattığı IRINI askeri operasyonu Hafter'e giden bu yardımları engellemekten uzak.
Dahası, bu misyonun BM'nin meşru hükümet olarak gördüğü UMH'ye giden desteği kesmeye yarayacağı düşünülüyor.
Türkiye'nin rolü
Trablus'u düşürmek için 4 Nisan 2019'da büyük bir kampanya başlatan Hafter, Eylül 2019'dan itibaren BAE'nin askeri yığınağı ve Rus Wagner paralı askerleri sayesinde önemli ilerlemeler kaydetmişti; az kalsın amacına ulaşıyordu. Libya'da güç dengesini değiştiren ve UMH'ye son başarıyı da getiren Türkiye'nin Kasım ayından itibaren denkleme müdahil olmasıdır. Ocak ayında Berlin'de Libya Konferansı bu sayede toplanabildi.
Ankara, askeri seçeneğin Libya'ya barış getiremeyeceğini görüyor.
Denklemdeki aktörler siyasi geçiş sürecine destek vermeli. Kovid-19 günlerinde bile Libya'daki çatışmayı konuştuğumuza göre ne yazık ki hala bu noktadan çok uzaktayız.