ABD'nin Suriye'den nasıl çekileceği tam bir yılan hikayesine dönüyor. Süper güç olmanın verdiği asimetrik askeri kapasite sayesinde kolay işgal eden ABD, aynı başarıyı çekilmede gösteremiyor. Ne işgal ettiği ülkede çalışacak bir devlet yapısı ve demokrasi kurabiliyor. Ne de hedeflediği sürede çekilebiliyor. Irak ve Afganistan bunun en bariz son örnekleri. Washington şimdi de Suriye'de debeleniyor.
Ankara'ya yaptığı 20 mil önerisini bir formüle bağlamak varken daha çok sorun üretecek başka seçenekleri deniyor. Başkan Trump'ın bürokratları YPG'nin bulunduğu bölgeyi "Arap güçlerine" devretme fikrinden sonra Avrupalılara yönelmişti. Savunma Bakanı Vekili Shanahan NATO çevrelerine 20 millik alan için bir gözlem gücü kurma teklifinde bulunmuştu. Washington Post'a göre ABD çekildiğinde oluşacak bu "boşluğu doldurma" talebini Avrupalı müttefikleri reddetmiş. ABD çekilirse onlar da Suriye'de kalmazmış. Bu habere hiç şaşırmadım. Fransızlar dahil Avrupa'dan Suriye dosyası ile ilgilenenlerle görüştüklerimiz hep oradaki varlıklarını ABD'nin tavrına bağlıyordu. ABD'siz Suriye'de kalamayacaklarını söylüyorlardı.
***
Washington'un çekildiği bir durumda Avrupa başkentlerinin Ankara ile başlarını uzun süre ağrıtacak bir maceraya girmelerinin rasyonel olmayacağı da açık.
Neden mi? Türkiye, Avrupa'yı hem terör hem de mülteci akınından koruyan bir kapı, güvenilir müttefik durumunda. Hem de Avrupa, Suriye iç savaşında ve mülteciler konusunda müttefikliğin gereğini yeterince yerine getirmemiş olsa da... Beleşçi bir müttefik anlayışıyla hareket etse de.
"PKK-YPG tehdidi" gibi hayati bir konuda Türkiye ile Avrupa'nın arasının açılması ilişkilerde uzun vadeli bir türbülansın başlaması demek. Ayrıca, Avrupa'nın Türkiye'ye stratejik ihtiyacı ABD'den fazla. ABD, Körfez haricinde
Ortadoğu'dan tedricen çekilebilir. Ancak Avrupa'nın gidebileceği bir yer yok. Ortadoğu kaynaklı sorunları Türkiye ile işbirliği ile karşılayabilir.
***
Kaldı ki,
Rusya ile ABD arasındaki gerginlik de artıyor. En son Putin, Washington'ın Avrupa'daki füze ağını genişletmesi halinde yeni füzelerinin ABD'ye çevrileceğini söyledi. Rusya'nın Avrupa üzerindeki baskısının dengelenmesinde Türkiye'nin tavrı önemli olacak. Bu arada Başkan Erdoğan, Avrupa başkentlerine mesajını doğrudan verdi.
Mültecilerin dönüşü için tek çarenin
"güvenli bölgeler kurmak" olduğunu, Türkiye'nin
"yeni bir mülteci dalgası ile tek başına mücadele edemeyeceğini" ve
"kendi evlerine dönemeyen Suriyelilerin eninde sonunda Avrupa'ya yöneleceğini" ifade etti. Türkiye'nin denetimindeki güvenli bölgeye destek vermenin
"Avrupa ülkelerinin kendi milli güvenliklerine yapacakları bir katkı olacağını" vurguladı. Bu uyarı YPG'yi koruma derdinde olan çevrelere kendi milli menfaatlerini ve Avrupa'nın geleceğini hatırlatıyor.
***
Washington'daki bürokratların çıkmaz seçeneklerle uğraşması anlamsız.
"Türkiye'nin denetiminde güvenli bölge" çalışabilecek tek seçenek. Hem Ankara ile ikili ilişkilerde bir toparlama için. Hem de Avrupa başkentlerinin güvenliğini sağlayabilmek için. Araplarla ya da Avrupalılarla
"güvenli bölge" için, en fazla, geçici bir deneme yapılabilir. Kesinlikle çalışmaz... Son bir alternatif ise bölgeyi Rusya, İran ve Esed'e bırakmak olabilir. Bu seçenek, ABD'nin Suriye'den çekilmesini daha baştan başarısızlık olarak kabullenmektir. Bakalım, Washington bu defa ortalığı iyice dağıtmadan çekilmeyi becerebilecek mi?