2019 cumhurbaşkanlığı seçimleri şimdiden muhalefeti bunalıma soktu.
Referandumun hemen ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AK Parti'nin başına dönmesi yüzde 48.6 hayır oyunu "cepheye" çevirmek isteyenler için alarm zillerini çaldı.
İlk tepki verenler hayır oyunu birleştirme görevini kendinde gören CHP'liler. Deniz Baykal, yeni sisteme göre yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi için aday belirlemenin önemini gündem yaparak partisine yol gösterdi.
Bir nevi "referandumun meşruiyeti tartışmaları ile oyalanmayalım, bir an önce aday çıkaralım, süreç başladı" uyarısında bulundu.
CHP Genel Başkanı'nın aday olması gerektiğini aksi takdirde Kemal Kılıçdaroğlu'nun görevinden ayrılmasını istedi. Ve muhtemel bir ortak aday olarak 11.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ismini de zikretti. Böylece hem CHP içinde muhalefet kazanı kaynamaya başladı hem de AK Parti cenahında Gül'ün olası adaylığı tartışmasını başlattı.
Fikri Sağlar, Kılıçdaroğlu'nu tek adamlıkla suçlarken AK Parti cenahı Gül'ü açıklama yapmaya zorladı.
***
Kimlerine göre Baykal'ın çıkışının nedeni kendisini 2019 seçimlerinde yüzde 48.6'nın cumhurbaşkanı adayı yapmak.
Bir siyasetçinin bu istekte bulunması normaldir. Ancak Baykal'ın çıkışının asıl sebebi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın karşısına güçlü bir aday çıkarmanın zorluğunu görmesidir.
Henüz referandum tartışması sürerken yeni bir "
demokrasi" söylemi ile muhalefeti konsolide etmek gerektiğini düşünüyor. Ve böylece Erdoğan'ın icraatlarıyla hayır oylarının bir kısmını yanına çekmesinin önü alınabilir umudunda. Ancak Baykal'ın "
aday bulalım" telaşı malum bir sendromu da canlandırdı:
Erdoğan karşısında "
çatı aday" bulabilmek. Tıpkı 2014
cumhurbaşkanlığı seçimlerinde
olduğu gibi.
***
Muhalefetin 2019 seçimleri için çatı aday bulması 2014'e kıyasla çok daha zor. Öncelikle çatı aday fikrinin "
başarısı" yüzde 38'de kaldı ve ilk turda kaybetti. Yine, MHP genel başkanı Bahçeli bu defa çatı adayın yanında değil karşısında olacak. Bu yüzden CHP'nin MHP'deki muhalifleri HDP ile birlikte aynı cephede toplayabilmesi yaman bir meydan okuma.
Bahçeli'nin Kürt milliyetçileri ile birlikte hareket edecek eski MHP'lileri "
PKK'nın dümen suyuna girmekle" suçlamasının ne kadar kolay olacağı açık. Ve bu cephe AK Parti tabanından seçmen çekecek bir söylemle ve adayla çıkmalı. Hepsinden önce, her daim seçim çalışmasında olan Erdoğan'a karşı şimdiden bir adayda uzlaşmak gerekiyor.
Çatı adayın nitelikli bir seçim kampanyası yapabilmesi için.
Ancak muhtemel isimlerin nasıl yarıştırılabileceği konusu büyük bir muamma.
Muhalefetin yaratıcı uygulamalar bulması lazım. Baykal'ın, kamuoyunda maruf siyasetçileri bir çatı adayının altında koalisyon şeklinde toplama önerisi, söylemesi kolay yapması imkânsız kabilinden...
***
Partilerin kendi adayları ile ilk tura çıkması, çatı adayın ikinci tura bırakılması ise seçmenin tercihini blok olarak etkileyemez.
Yüzde 48.6'daki MHP tabanı bir yana CHP ve HDP seçmenlerinden bile Erdoğan'a kayma olur.
CHP'nin Erdoğan ile rekabette Gül'ü önermesi ise başka bir acziyet ifadesi. Halbuki AK Parti tabanında ayrılık oluşturmak CHP siyasetinin becerileri arasında bulunmuyor. Dahası, Erdoğan'ın karşısına çıkacak adayın ikinci turda CHP, HDP, MHP ve AK Parti seçmenlerine hitap edebilecek bir söylem de bulması gerekiyor.
Kuru bir "
demokrasi cephesi" argümanı etkili olamaz. Ve bu söylemin 15 Temmuz direnişi sonrası Erdoğan'ın formüle ettiği "
yerli-milli" dil ile yüzleşmesi hiç de kolay olmayacaktır.
Anlaşılan muhalefet yeni bir çatı adayı sendromuna bulaştı.
Kolay da kurtulacak gibi değil.