1 Kasım seçimlerinin üzerinden bir yıl geçti. Kısa bir muhasebe yapınca inanamıyor insan!
Ne kadar çok şey sığdı bu bir yıla.
AK Parti'de genel başkan değişimi, MHP'nin kongre krizi, PKK ve Deaş terörüyle mücadele, Rusya ile önce ciddi bir gerilim sonra yakınlaşma, İsrail ile normalleşme, 15 Temmuz darbe teşebbüsü, Olağanüstü Hal ve FETÖ ile mücadele, yeni güvenlik anlayışının sonucu olarak Fırat Kalkanı operasyonu ve nihayet başkanlık sistemi arayışı.
Sadece bu ana başlıklar bile sanki bir değil de on yıl yaşadığımızı düşündürüyor...
Bugün yine kasım ayının ilk günü. Ve ülke gündemi hayli yoğun. Başkanlık sistemi arayışının iç siyasetin başat konusu olacağı anlaşılıyor.
Ancak asıl yakıcı gündem Suriye ve Irak'taki yeni gelişimler ve daha önemlisi PKK ve türevleri ile mücadele olacak.
Musul operasyonu ağır aksak devam ederken ABD, "haftalar içinde" başlaması beklenen Rakka operasyonu için müzakereler yürütüyor.
Deaş'ın Musul operasyonuna tepkiyle Kerkük'te yaptığı gibi Rakka'dan batıya doğru yeni saldırılarda bulunması bekleniyor.
The Daily Beast'in haberine göre ABD, Türkiye'nin YPG'nin Rakka operasyonunda yer almaması yönündeki ısrarını aşmaya çalışıyor. ABD, hâlâ en önemli yerel partneri olarak gördüğü YPG'yi sadece şehrin kuşatmasında kullanmayı ve merkeze sokmamayı önererek orta yol bulmaya çalışıyor.
Bu arayış bir zaman kazanma taktiği mi ve Ankara nasıl tepki verir önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Sincar'ın yeni bir Kandil olmasına müsaade etmeyeceğini söylemesini de not edelim.
Türkiye'nin Irak sınırındaki PKK ceplerini, Sincar'ı ve hatta Telafer'i kapsayacak bir operasyonun hazırlıklarının masada olduğunu düşünmek gerekir.
Halep cephesi ise son "büyük savaşa" girmiş durumda.
Muhalifler Halep'in merkezini ele geçirmeye çalışırken Rusya lideri Putin'in muhaliflerin kontrolündeki Doğu Halep'e geniş ölçekli bir saldırı hazırlığında olduğu The Times gazetesine yansıdı.
YPG de hareketli...
Türkiye destekli ÖSO'nun el-Bab'a yürüyüşü karşısında Deaş'ın manevra yaparak Bab'ın kuzeybatısındaki Kefer Karis, Tel Susin ve Maarret Müslimiye köyleri ile Fafin beldesi ve piyade okulunu hiçbir çatışma olmadan PKK/ YPG'ye teslim ettiği Anadolu Ajansı'na yansıdı.
Böylece Deaş YPG'yi bir tür "tampon bölge" gibi El-Bab denklemine dahil etmeye çalışıyor.
Afrin ile diğer kantonları birleştirme hayalinden vazgeçmeyen YPG ise Tel Rıfat'taki sıkışmadan kurtulmak için TSK ve ÖSO ile çatışmayı göze alıyor. YPG'nin hâlâ Mümbiç'de olması da diğer bir çatışma konusu.
İçeride ise PKK'ya karşı askeri operasyonlar hız kesmeden devam ediyor.
Diyarbakır belediyesi eş başkanları Kışanak ve Anlı silahlı terör örgütüne üye olma suçlaması ile tutuklandı.
2015 Temmuz'undan bu yana bombalı araçlarla Deaş'tan daha fazla sivili öldüren PKK ise AK Partili siyasetçileri öldürmeye devam ediyor.
HDP, Kışanak ve Anlı'nın tutuklanmasına Kürt tabanından bekledikleri tepkiyi alamamanın sıkıntısı içinde.
Önümüzdeki aylarda Türkiye'nin Suriye ve Irak'ta PKK-YPG'yi daha fazla hedef alacağı bir gündeme hazır olunmalı.
Bu şartlarda yeni bir Çözüm süreci bekleyen naif argümanların sesi kesildi.
Yine Suriye'de Türkiye'nin de PKK'nın da "yapabileceklerinin sınırına geldiği" analizinden hareketle bir tür örtük mutabakat bekleyenler de yanılıyor.
Ne PKK -YPG'nin kantonları birleştirmekten vazgeçmesi kolay. Ne de Türkiye'nin 700 km.'lik bir sınırın PKK kontrolünde olmasını yani YPG'nin Afrin ve Fırat'ın doğusundaki kantonlardaki varlığını kabullenmesi mümkün görünüyor.
Özetle Suriye- Irak denklemi henüz oturmadı; yeni bir sürü gelişmeye tanıklık edebiliriz.
Hatta PKK-YPG gibi "devletimsi" yapıya ulaşmaya çalışan grupları uzun vadeli bir çatışma ortamı bekliyor.