"Haritaların değişeceği" fikrinin bir süredir zihinleri işgal ettiği Ortadoğu'da "federalizm tartışması" yeniden gündeme oturuverdi.
Ulus-devlet sisteminin çöktüğü bölgemizde federalizm kimilerinin çözümü kimilerinin korkulu rüyası. Ancak federalizm tartışması bütünleşmenin değil, yeni çatışmaların ve düşmanlıkların besini olacak şekilde büyüyor. Bu tartışma Irak ve Suriye'de Sünni Arapların ve Kürtlerin geleceği ile yakından irtibatlı.
Korkular federalizmin bölünmeye götüreceği yönünde. Zira ABD'nin tam işgali ve dizaynı üzerinden bile Irak'ın yeniden yapılanması başarılamadı. DAİŞ muammasına ek olarak Mesud Barzani Kuzey Irak'ta bağımsız bir devlet arayışı içinde olduğunu sıklıkla ifade ediyor. Şimdi de Suriye'de Cenevre görüşmelerine dahil edilmemesini gerekçe gösteren PYD, Rimelan'daki toplantıda 'Rojava ve Kuzey Suriye Demokrat Federal Sistemi'ni ilan etti.
Böylece PYD, sonu "bağımsız devlete gidebilecek bir özerkliği" hayata geçirmek için bir adım daha attı. Zamanlama konusunda ABD ve Rusya'dan itiraz görmeyi göze alarak bu yola girdi. PYD'nin bulduğu cesaretin temelinde ABD- Rusya ikilisinin Suriye'de federalizme sıcak baktığı kanaati yatıyor.
İlk açıklamalar elbette farklı. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner, "Suriye'de hiçbir özerk ya da yarı özerk bölgeyi tanımayacaklarını" söylemişti. Benzer şekilde Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Bogdanov, "Suriye Kürtleri tek taraflı olarak bağımsız ve egemen devlet Suriye içinde ayrı federasyon ilan edemez" dedi. Ancak Rusya'nın Suriye'nin üç federal yapıya bölünmesi yönündeki önerisi hafızalarda taze.
İfade edilen kaygılar Cenevre görüşmelerini sekteye uğratmamak için zamanlama ile alakalı. ABD cenahı biraz daha karmaşık. Dışişleri bakanlığı ve CIA'in federasyon fikrine olumsuz yaklaştığı; Pentagon ve Beyaz Saray'ın ise destek verebileceği söyleniyor.
Washington'daki düşünce kuruluşları ve uzmanlar bir süredir Dayton Anlaşması'nın getirdiği tipte üç yapılı bir federasyon tezini tartışmakta zaten. DAİŞ ile mücadelede PYDYPG'yi müttefik olarak gören Pentagon'un görüşünün hâkim gelmesi büyük olasılık. Bu yüzden federalizm ilanı ABD'yi rahatsız edecek bir adım olarak görülmüyor. Hatta ABDRusya örtük mutabakatının bir sonucu olarak bile değerlendirmek mümkün.
Asıl rahatsızlık Cenevre masasında hissedildi. Suriye rejimi bu ilanı uluslararası hukuka aykırı olarak nitelerken muhalifler de karşı olduklarını ifade ettiler. BM Suriye özel temsilcisi Staffan de Mistura da rejim ve muhaliflerin "Suriye'nin birliği, toprak bütünlüğü ve federalizmin konuşulmaması konusunda prensipte anlaştıklarını" açıkladı.
PYD'nin hamlesi Esed rejimi ile "Suriye devriminin" ana prensiplerinden birisi olan ülke bütünlüğü fikrinden taviz vermek istemeyen muhalifleri yakınlaştırır mı? Yoksa savaşan grupların kendi kontrollerini devam ettirmek için zaman içinde bir tür federalizme sıcak bakması mı söz konusu olur? DAİŞ'e yönelik operasyon dalgası başladığında PYD'nin yeni bölgeler elde etmesi sahayı nasıl etkiler?
Bu soruların cevapları kuşkusuz Suriye'ye bir şekilde müdahil olan bölgesel güçlerin atacakları yeni adımlarla da şekillenecek. PYD kontrolünde federe bölge en çok Türkiye'yi endişelendiriyor. Bu bölgenin PKK terörünü hem silah hem de terörist eğitimi boyutlarıyla beslediği biliniyor. Olası bir federe yapı Kürt milliyetçiliği üzerinden Türkiye'yi uluslararası kuruluşlar nezdinde de zorlayacak bir tehdit oluşturuyor. İran şimdilik daha az kaygılı.
Çünkü Rusya, İsrail'in isteği doğrultusunda Esed'e ve Hizbullah'a verdiği desteği sınırlandırsa da İran'ı kaybetmek istemiyor. İsrail ise net. Suriye'de güçlü Esed ve İran etkisi istemediği için "federalizme" açık destek veriyor.
Suudi Arabistan'ın federalizme soğuk bakmayacağı tahmin edilebilir. Ezcümle, ABD -Rusya ikilisinin Suriye projeksiyonu netleştikçe bölgesel güçlerin Suriye yaklaşımları değişebilir. En çok da İran ve Türkiye'nin... Zira Ortadoğu'da sınırların değişmesi tartışması bu iki güçlü ülke için masa başında harita çizme denemesinden daha fazlasını ifade ediyor.