Oscar'lar üzerine son birkaç not eklemek istiyorum. Kimileri yerden yere vursa da, kabul etmek gerekir ki bu ödül töreninin çok kötü olmasına zaten imkan yok. Oscar'ların arkasında çağın en büyük gücü olan ABD'nin ve onun yüzyıldır kendi değerlerini, yaşamını, ideolojisini ve zevkini büyük bir ustalıkla tüm dünyaya ihraç eden dev rüyalar makinası Hollywood'un damgası var. Bizlerin, Kırmızı halıdan sık sık değişen sunucularına, dans ve müzik şovlarından dağıtılan ödüllerine, gözlerimiz faltaşı gibi açık olarak izlediğimz her şey çok zengin, çok güçlü, çok akıllı, çok becerikli, çok deneyimli olmanın yarattığı o mükemmellik çemberinden geçiyor. Ancak görece olarak daha iyiydi, daha kötüydü denebilir. Yoksa tümüyle ayağımızın altına alıp çiğnemenin anlamı yok.
Doğrudur, bu yıl görece olarak başarısızdı. Genel anlamda tüm gecenin konseptinde eksik birşeyler vardı. Bence de bu zeka, yenilik ve özgünlük gibi şeylerin eksikliğiydi. Her şey de parayla olmuyor ki... Bu yıl beni etkileyen şeylerin başında, geçen yıl ölen çok sayıda ünlüyü anmanın geldiğini yazmıştım. Ayrıca bir ödül vermek için çıkan Kirk Douglas'tan da etkilendim. Ama daha çok olumsuz anlamda... Yaşadığını bile unuttuğumuz, kendisi de sağlığıyla boğuşan Michael Douglas'ın babası, perdenin Kral Ülis'i, Spartaküs'ü, Doc Holiday'i veya Van Gogh'u olmuş bu 95 yaşındaki efsane oyuncusunu, o zor yürür, zor konuşur halde milyonların önüne çıkarmak doğru muydu? Gerçi görevini yaptı, önceden hazırlanmış esprilerini art arda sıraladı. Ama yine de içimden bir isyan çığlığının koptuğunu hissettim. Aslında ondan bir yaş büyük Eli Wallach da, geçen yılki gibi yine sahnedeydi, ama bu Kazan ve Sergio Leone oyuncusunun anlaşılan maşallahı var!
Neyse, bu Oscar'lar da gelip geçti. Ama 84 yılı geride bırakmasına rağmen, anlaşılan tam olgunlaşmamış olduğunu da gösterdi. Bu tür etkinliklerde zirveye ulaşılamıyor. Her yıl her şeyi yeni baştan alıp düşünmek gerekiyor. SİYAD üyelerinden bir bölümü, oluşturdukları 'chat' grubunda günlerdir bunu tartışıyorlar. Ben katılmıyorum, ama ilgiyle izliyorum. Bakalım gelecek yıl neler yapılacak!
Bir son not da Türkiye'nin Oscar'ları olmak üzere yola çıkan Yeşilçam ödülleri üzerine... Bu yıl mart sonunda 4. kez verilecek olan ödüller için, Yeşilçam'ın kimi örgütlerinden boykot çağrıları yükseliyor. Gerekçe özetle, sektörün bu ödüllerde yeterince temsil edilmediği ve bunları kendisinin verme arzusu. Yahu, bunca yıldır elinizi tutan mı oldu? Niye bu işi örgütleyip beceremediniz? Şimdi TÜRSAK, Engin Yiğitgil'in büyük çabasıyla bunu başlattı, dördüncü yılına da getirdi. Son dakikada sabote etmek yerine katılın, destekleyin. Ve hemen sonrasında talepleriniz, dilekleriniz neyse ortaya koyun, gerekiyorsa da kendi ödül sisteminizi kurun. İlla da harcanmış tüm emekleri yok saymak, pişmiş aşa su katmak şart mı?