Son haftalarda yazılarım için aldığım kimi mail ve telefonlar, beni çok mutlu etti. Öyle okurdan çok karşılık alan bir yazar değilim. Mail yağmuruna tutulmak için, galiba özellikle 'ilişki' yazmak gerekiyor..! Bir yerli dizi finalinin tüm toplumu paralize ettiği bir ülkede, bu normal değil mi? Şu zor ve çileli günlerde, gerçek veya kurgusal hayal alemlerine dalıyor, ünlülerle birlikte yaşıyor, ikoncanların ayak izlerinden gidiyoruz. Ve onları yazanlar el üstünde tutuluyor. Bunu çok doğal karşılıyorum.
Ama ben, gelen tepkilerden mutluyum. Örneğin eski Kültür Bakanı Atilla Koç, giden valimiz Muammer Güler veya Sabancı Müzesi Müdiresi Nazan Ölçer'in yazdıklarım için teşekkürleriyle nasıl mutlu olmam? Ya da kendisini her andığımda yanıt veren kültür bakanımıza nasıl sevinmem?
Son günlerde beni en heyecanlandıranı, geçen haftaki Konyalı Lokantası yazım için telefonda teşekkür eden Nurettin Doğanbey oldu. 90 yaşının eşiğindeki Nurettin Bey ve 80'inin eşiğindeki zevcesi Heyecan Başaran Hanım'ın mesajları beni gerçekten sevindirdi. Daha sonra, oğulları Mehmet Eren Doğanbey telefon ederek bilgi verdi. Bu konuyu geçen gün, bakanlığın yeni Müzeler Genel Müdürü, genç yaşında hayli enerjik ve tutkulu gözüken Osman Murat Süslü ile de konuştum.
Hep olduğu gibi, konunun farklı yönleri var. Nereden baktığınıza bağlı! Şunu hemen söyleyeyim: Yazdığımın tersine, Topkapı'daki Konyalı kapatılmamış. Ama anlaşılan artık yemek servisi yapamayacak, en azından sıcak yemek... Çünkü tüm mutfak tüpleri kaldırılmış. Süslü bana, "O dev tüpler saray için büyük tehlikeydi. Hepsini kaldırdık. İki gün boyunca malzeme taşıdık. Çok yayılmışlardı" diyor ve ekliyor: "Kendi sarayımızı gecekonduya çevirmişiz!"
Aslında Konyalı'ya uyarı daha 2004 yılında gelmiş ve burasını boşaltmaları istenmiş. Yıllar geçmiş, bu arada Topkapı uzmanı mimar Sinan Genim bir proje yapmış: Birinci avluda, eski otoparkın yerinde 500 metrekarelik, demir konstrüksiyon bir yeni bina. Kuruldan da geçmiş ama sonra uygulama durdurulmuş. Düşününce ben de karşı çıkıyorum: Tüm yabancı kullanımlardan arındırılıp asıl işlevi olan teşhire dönüştürülmeye çalışan bir müze-sarayda, kocaman bir yeni yapı düşünülmeli mi?
Bakan, Konyalı'ya kurum olarak büyük saygı duyduklarını, bir küçük törende plaket verdiklerini söylüyor. Keşke bu kamuouyuna daha iyi duyrulsaydı... Konyalı'ya yeni bir yer de aranmış: eski Kimyahane, en son da Alay Köşkü önerilmiş. Ama aile, bunları çok küçük bulup kabul etmemiş. Bakan bana onlar için mutlaka yer bulacaklarını söylüyor. Doğanbey ise geçen yıl tam 350 bin kişiye hizmet verdiklerini, bu yıl bu sayıyı artırmayı umarken, tam mevsim başında kapıya konduklarını söylüyor. Ve aylar önce konuştuğu başbakanın kendisine bir çözüm sözü verdiğini hatırlatıyor.
Umarım, yalnız Doğanbey ailesini değil, tüm Türk turizmini de ilgilendiren bu olay, en akılcı biçimde çözümlenir.