Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YAVUZ DONAT

Ankara kabadayıları

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Geçen haftanın en önemli ve en çok konuşulan olaylarından biri, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde... Bütçe Komisyonu'nda yaşananlar.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın önünde örülen canlı duvar.



Eleştiren... "Bu anarşidir, terördür" diyen çok.
Sevinen... "İyi oldu" diyen de çok.
Toplantıya girmek isteyen İçişleri Bakanı'nın yolunun kesilmesi, aklımıza Ankara kabadayılarını getirdi.

***

GAZİ MECLİS'E YAKIŞMADI

Anketçiler.... Sokağa çıksalar... Kamuoyuna sorsalar... "Ne diyorsunuz?" diye.
Büyük çoğunluk, "Doğru olmadı" diyecektir... Eleştirecektir.
Zaten itibar ve güven sorunu olan Parlamento, böyle olaylarla daha da itibar ve güven kaybediyor.

***

+ 18

Yakın tarihin Meclis tutanaklarında bir gezinti... Poşetlik sözler... O kadar çok ki kitap olur.
30 Nisan 2013... Meclis Genel Kurul Salonu:
"Soytarı... Köpek... Şerefsiz... P.. kurusu... Senin a...... koyacağım."

***

KİRLİ KLASÖRLER

Cemil Çiçek... 2015-2018 yılları arasında TBMM Başkanlığı yaptı... Göreve başladıktan son ra üşenmedi... Meclis tutanaklarını taradı. Günlerce. Hakaretler... Yakası açılmadık küfürler... Analar... Bacılar... Ve daha neler neler... İki klasör dolusu. Cemil Bey, Meclis'te temsil edilen partilerin liderlerine mektup yazdı.



Ve mektubu... Klasörleri liderlere yolladı.
Sonuç... Sıfıra sıfır, elde var sıfır.
Aradan sekiz yıl geçti... Tutanaklar aynı kirlilikte. Unutmadan; Cemil Çiçek'in mektubu... Ve hakaretli/küfür tutanak dolu klasörler siyasi partilerin genel merkezlerinde... Meclis'in arşivinde.

***

ÇOCUKLAR OKUMASIN

Cemil Çiçek'in, seçme hakaretlerle dolu klasörleri... Acaba diyoruz... Tozlu raflardan indirilse... Ve kitap haline getirilse... Nasıl olur?
Ne dersiniz, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş Hocam?
Milletvekilinin biri... Diğerine... "O...... çocuğu" diyor.
Bu sözün muhatabı da yanıt veriyor:
"Ben senin ananı, avradını ........"
Sonra... Bir başka Milletvekili Meclis kürsüsünde konuşurken... Parmağını sallıyor... Ve devam ediyor:
"Şimdi size parmağımı sallıyorum ama... Daha sonra neremi sağlayacağımı göstereceğim."
Ey siyasetçi!..
Bindiğin dalı kestiğinin... Kendi ayağına kurşun sıktığının... Farkında değil misin?

***

ACI SONUÇ

Seneler önceydi... 29 Mart 1989... Meclis kulisinde kavga... Silah... Bir milletvekili (Abdurrezzak Ceylan) kavgayı ayırmak için araya girdi.
Bu sırada silah patladı... Ceylan, sizlere ömür. Bu kez... 30 Ocak 2001.
Meclis Genel Kurulu... İçtüzükte değişikliği tartışmaları... Kavga... Konuşan yumruklar... Ve kalp krizi... Milletvekili Fevzi Şıhanlıoğlu sizlere ömür. Dün... Bugün... Yaşananların sonucu:
Siyasetin seviye, Meclis'in itibar kaybının önlenemeyen düşüşü.

***

MECLİS ÇİÇEK AÇTI... AMA...

Kadınlara oy kullanma hakkı verildikten sonra... 8 Şubat 1935 tarihinde yapılan seçimde... Meclis'e ilk kez 17 kadın milletvekili girdi. Bugün ise... Cumhuriyet döneminin en yüksek sayısında... 100'ün üzerinde kadın. Ne diyelim? "Yetmez ama evet." Yapılacak ilk seçimde kadın milletvekili sayısının daha da yükseleceği kesin. Kadın fazlalaşınca... Meclis'te çiçekler açılınca... Kabadayılığın son bulacağı, küfürün tarihe karışacağı beklenir, değil mi? Ne gezer? Yüce/Gazi Meclis'te, pavyon kabadayılığına özenen çok. Ya kavgaya karışan kadın milletvekillerine ne demeli?

***

RACON

Hacettepeli Mehmet... Jandarma Kemal... Arnavut Abidin... Kızılcahamamlı Rıza... Deli Bekir... Kürt Yusuf... Niğdeli Mustafa... Boşnak Selim... Tatar Bekir... Yenidoğanlı Ali Çavuş... Ankara kabadayılarının birkaçı.



Kitapta da yazıyor... Eskiden... Kabadayılığın bir raconu vardı... Örneğin;
Kadını taciz edeni cezalandırmak.
● Mahallede huzuru sağlamak.
Gariban çocuğu döveni, sinemadan çıkan kıza laf atanı uyarmak.
Eski Ankara kabadayıları yol kesmezdi... Bakanın önüne canlı duvar örmezdi.

***

GALİBA... EN İYİSİ DÜELLO

Birinci Meclis... 30 Aralık 1920... Bursa Milletvekili Operatör Emin Bey, kanun teklifi veriyor: "Düello usulünün kabul edilmesine dair."
Aradan dört yıl geçiyor.
28 Ocak 1924... Kozan Milletvekili Ali Saip Bey (Ursavaş), Meclis kürsüsüne çıkıyor: "Şeref ve haysiyeti zedelenen kişinin, karşısındakini düelloya davet edebilmesi için kanun çıkarılsın."
Ve hazırladığı kanun teklifini TBMM Başkanlığı'na sunuyor.
İlk Meclis'te de... İkinci Meclis'te de... Tartışmalar olurdu... Fakat... Kimse kimsenin üzerine yürümezdi... Ana, avrat küfretmezdi.
Şimdi... Manzara... Kurtlar Vadisi.
Bu gidişin sonu... Galiba, düello usulünün kanunla kabul edilmesi.
Meclis'in bahçesi büyük... Küfürleşmek yerine, kılıçla ya da silahla hesaplaşırlar.

***

"SAYIN MİLLETVEKİLLERİ..."

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı... 23 Nisan... Büyük Atatürk'ün armağanı.
Yarınlarımız... Çocuklarımız... Her 23 Nisan'da... Sembolik olarak, büyüklerin koltuklarına otururlar... Vali, belediye başkanı olurlar.
Yine bir 23 Nisan.
Cemil Çiçek... Görevi... Sembolik olarak... Sevimli bir öğrenci kızımıza bıraktı.
Öğrenci... 40 kameranın, 50 gazetecinin önünde... "Sayın milletvekilleri" diyerek, söze başladı:
"Yaptığınız konuşmaları evinizde annenizin, kız kardeşinizin, kızınızın dinlediğinin farkında mısınız?''
Cemil Çiçek... Daha dün gibi hatırlıyoruz... Medya ordusuna döndü:
"Benim söylediklerimi boş verin... İşte bu güzel yavrumuzun, Meclis'in bugünkü başkanının sözlerine, televizyon ekranlarında, gazetelerinizin birinci sayfalarında yer verin."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA