Cenaze namazını kıldıran Diyanet İşleri Bakanı Prof. Dr. Ali Erbaş, cemaate sordu:
"Merhumu nasıl bilirdiniz?" İyi bilirdik hocam... Hem de çok iyi.
Recai Kutan... Eskiden... Sağlığı yerindeyken... Renault 12 otomobili vardı... Kendisi kullanırdı.
Gazeteye gelirdi... Koruma polisi olmazdı.
Yıllar önceydi... Takılmıştım:
- Sizi, Tarık Aziz'e benzetiyorlar... "Erbakan'ın Tarık Aziz'i" diyorlar... Kulağınıza geldi mi?
Tarık Aziz... Eski Irak Dışişleri Bakanı... Başbakan Yardımcısı.
Recai Kutan gülerek, "Evet... Benzetenler oluyor... Birkaç yerde söylediler" demişti... Ve eklemişti:
- Benzerliğimiz doğru da... Önemli bir fark var... O, Müslüman değil.
***
Bir görev adamı
Muhtıra... 12 Mart 1971... Recai Kutan, Diyarbakır'da... Devlet Su İşleri Bölge Müdürü.
Demirel Hükümeti istifa ediyor... Ara rejim... Bürokratlar görevden alınıyor.
Fakat... Recai Kutan'a dokunan olmuyor... Neden?
Nedenini Recai Abi'den dinlemiştim:
- Bana dediler ki... "Seni görevden alacağız almasına da... Yerine koyacak adam bulamıyoruz."
***
Siyasette yalan
Cumhuriyet Senatosu seçimleri yapılacak... 12 Ekim 1975'te.
Kayseri'de... Milli Selamet Partisi adayı son anda çekildi.
Yerine güçlü bir aday lazım... Genel Başkan Profesör Necmettin Erbakan karar verdi:
"Adayımız Recai Kutan."
Seçim kampanyası başladı... Kayseri'deki bir yerel gazete manşet attı:
"Recai Kutan, Türkiye'ye porno film ithal eden şirketin genel müdürüdür."
Yalan... İftira... Recai Kutan, mahkemeye başvurdu.
Sonuç... Mahkeme kararı:
- Olay bir iftiradır... Fakat yayında hakaret kastı yoktur... Davalıların beraatlerine... Mahkeme masraflarının davacı Recai Kutan tarafından ödenmesine...
***
Darbe ve tutuklama
Darbe... 12 Eylül 1980... Milli Selamet Partisi yöneticileri içeri alındılar... Necmettin Erbakan, Oğuzhan Asiltürk, Şevket Kazan... Ve diğerleri.
Fakat... Askerler, parti yöneticisi olduğu hâlde, Recai Kutan'a dokunmadılar.
Bir gün... Kutan, arkadaşlarını ziyarete gitti.
"Kirazlıdere" dediği askeri tutukevine.
Rastlantı... Olursa bu kadar olur... Darbe yönetimi, yeni bir tutuklama kararı almış... Listede Recai Kutan'ın adı da var.
Recai Abi... Ziyarete gidince... "Oh ne iyi... Ayağıyla gelmiş" denildi... Ve haydi içeri... Tutukevine.
***
Erken seçim
Âdettendir... Türk siyasetinde gelenektir... Muhalefet erken seçim ister... Her dönemde böyledir.
Recai Kutan'a sormuştum:
- Erken seçim... Ne diyorsunuz?
Verdiği yanıtı da yazmıştım... SABAH Gazetesi...
4 Şubat 2021:
- Türkiye'nin erken seçime ihtiyacı yok... Şu anda en büyük ihtiyaç anlaşmadır... Birlik beraberliktir... Uzlaşmadır.
Aradan 3 yıl 8 ay geçti.
Muhalefet, yine erken seçim istiyor... Recai Kutan'ın sözleri ise güncelliğini koruyor.
***
Komşu... İyi ve kötü günde
Ölüm Allah'ın emri... Mehmet Özal, sizlere ömür.
İki oğlu Malatya dışında... Turgut Özal... Korkut Özal.
Küçük oğlu ise henüz ilkokul öğrencisi.
Mezar yerini kim ayarlayacak? Cenaze işlemleriyle kim ilgilenecek? Elbette komşu... İsmail Kutan...
***
Renault 12
Sohbet... Ve Recai Kutan'a bir soru:
- Renault 12 otomobiliniz şimdi nerede?
Gülmeye başladı:
- Neden sordunuz?
- Aracın direksiyonuna geçeceksiniz... Fotoğrafınızı çekeceğim... Onun için sordum.
- Biliyorsunuz yıllarca kullandım... Sonra ortanca oğluma verdim... İki yıl da o kullandı... Sonra sattı.
***
Biliyor muydunuz?
İsmail Kutan... Recai Kutan'ın babası... Eğitimci... Malatya Gazi İlkokulu başöğretmeni.
Atatürk'ün harf devrimini yaptığı dönem... Öğretmen açığı var.
Komşu kızı Hafize, öğretmen olmak istiyor.
Ve İsmail başöğretmenden ders alıyor... Üç ay.
Sonra... Öğretmenlik sınavına giriyor... Başarılı oluyor... O artık öğretmen.
İlk görev yeri... İsmail başöğretmenin okulu... Gazi İlkokulu.
Sonra... Kader ağlarını örüyor... Malatyalı Mehmet Özal, Allah'ın emri, Peygamber'in kavli ile... Hafize'yi ailesinden istiyor... Evleniyorlar.
Üç çocukları oluyor... Turgut... Korkut... Ve Yusuf Bozkurt.
Üç gün önce toprağa verdiğimiz Recai Kutan'ın babasının... "Turgut Özal'ın annesine ders verdiğini... Sonra aynı okulda, birinin başöğretmen, diğerinin öğretmen olarak birlikte çalıştıklarını" biliyor muydunuz?
***
Dosyadan notlar
Recai Kutan'ın bana verdiği dosyadan... Birkaç satırbaşı:
Hindistan'da istiklal mücadelesini başlatıp sonuçlandıran Gandhi, maalesef öldürüldü... Başbakan öldürüldü... Buna rağmen, hiç kimse askeri müdahaleyi davet etmedi ve müdahale olmadı.
Hindistan gibi... İnsanın açlık ve sefalet yaşadığı... Sokakta doğup, sokakta büyüyüp, sokakta evlendiği, sokakta öldüğü... Fert başına milli gelirin ve okuma yazma oranının düşük olduğu bir ülkede demokrasi yıllardır devam ettirilmiştir.
***
Cahil seçmen(!)
Recai Kutan ile son görüşme... Vedalaşırken bana bir dosya vermişti... 14 sayfa.
Dün... O dosyaya göz gezdirdim.
İkinci sayfa... Recai Abi'nin kaleminden çıkan satırlar... Kelimesi kelimesine:
"1950'den itibaren CHP'liler başta olmak üzere bazı aydınlar, seçim sonuçlarını benimsememişlerdir... Demokrat Parti'ye verilen oyları kırsal kesimin, cahillerin oyları olarak ele almışlardır... Bugün bile aynı değerlendirme yapılmaktadır.''
Doğru... Fakat iki istisna var:
Birincisi... 11 Aralık 1977... Milletvekili seçimleri... CHP birinci parti.
İkincisi... 31 Mart 2024... Yerel seçim... CHP yine birinci parti.
Bu iki seçimden sonra... CHP'liler... Bazı aydınlar... Farklı değerlendirmeler yaptılar.
"Halk cahil" demediler.
İlginç değil mi?
***
İki eğilim
Noktayı koyarken... Recai Kutan, "Türkiye'de iki siyasi eğilim olduğunu" söylerdi... Yazmıştım.
Birincisi:
Statükonun devamını isteyenler... Halkı beğenmeyenler... Milletin değerlerine dudak bükenler.
İkincisi:
Milletin değerlerini esas alanlar... İdeolojik devlete hayır, demokratik devlete evet diyenler... Hizmet eden devlet isteyenler.