Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YAVUZ DONAT

Siyaset... Hakaret etmeden rekabet

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Özgür Özel, "Cumhurbaşkanı ile ana muhalefet partisi genel başkanının el sıkışmadığı bir fotoğraf karesinin içinde olmak istemiyorum" dedi:
- Olmaz yani... Türkiye'ye yakışmaz bu fotoğraf. Sonra... Sözü, 20 Temmuz... Kıbrıs Barış Harekâtı'nın 50'nci yılı... Barış ve Özgürlük Bayramı'na getirdi:




Eğer biz siyasetteki yumuşamayı, normalleşmeyi başarmasaydık, Kıbrıs'a ya ben gitmeyecektim ya da Sayın Cumhurbaşkanı gitmeyecekti.
O gidiyor diye biz gitmeyecektik.
Cumhurbaşkanı ile ana muhalefet lideri selamlaşmadığı, tokalaşmadığı zaman böyle bir törende nasıl birlikte olacaklar?
Rahmetli Kayahan, "Konser diye gittik, kanser olduk" diyordu... Konserle kanseri birbirine karıştırmamak lazım.
Siyaset hem rekabet, hem nezaket, hem müzakere, hem mücadele işi... Bu dengeyi tutturmak lazım.

***


Günün sorusu

Konuyu ben açtım... Anadolu irfanı... Örf, âdet ve gelenekten söz ederek.
Bir cenaze geçerken... Ölen insanı sevmeseniz bile cenazeye saygı, ayağa kalkarsınız
Önünüzden bayrak geçiyorsa... Ayağa kalkılır... Kalkmayan ayıplanır. Cumhurbaşkanı geçerken de öyle... Saygı şarttır.
Bunları söyledim ve ekledim:
- Özgür Bey, siz bana aylar önce "Makama saygıdan asla taviz yok" dediniz... SABAH'ta manşet oldu. (8 Nisan 2024)... O manşet ülkede büyük yankı yaptı... Ve şimdi soru... Bu konu, sizin mahallede nasıl karşılandı?

***


Muhalefete evet hakarete hayır

Özgür Özel'in, günün sorusuna yanıtı... Kelimesi kelimesine... Noktasına, virgülüne dokunmadan:
İyi karşılandı... Tabii bir grup kötü niyetliyse diyecek bir şey yok.
Çok iyi niyetli olan ama rahatsızlık duyan bir kitle de var.
Onları anlıyorum... Seneler süren gerginlik ortamı... Ve diyorlar ki: "Onlar bize şunu etti bunu etti... Şimdi sen geldin, böyle diyorsun."
Ama zaman içinde ne demek istediğimi gördüler.
Yani... Muhalefet etmekle hakaret etmek arasında bir fark var.
Doğruları söylemeye devam edeceğiz... Fakat kesinlikle hakaret etmeyeceğiz.

***

Tarihi fotoğraf

Başbakan Turgut Özal, Cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklayınca... Ana muhalefet partisi genel başkanı Erdal İnönü, "Özal, Cumhurbaşkanı olursa elini sıkmam" demişti. Sonunda... Özal, Cumhurbaşkanı seçildi. Ve... Bir gün... Anıtkabir'de tören.
Televizyonlar tam kadro.



Özal, elini İnönü'ye uzattı:
- Kameralar çekim yapıyor... Herkes, elimi sıkıp sıkmayacağınızı merak ediyor.
İnönü de elini uzattı... Tokalaştılar.
Oh! Çok şükür! Siyaset rahatladı.

***


Zaman tüneli

Geçmişte... El sıkmak, sıkmamak... Cumhurbaşkanı'na saygısızlıkta yarışmak konusunda neler yaşandı neler.
Özal, Cumhurbaşkanı oldu... Sonra...



Ziyaret ettiği yerlerde, SHP'li belediye başkanları karşılamadılar. Boykot... Evet, düpedüz boykot... "Seni tanımıyoruz."
Ve... Yine bir gün... Özal, Ankara'ya dönüşünde... SHP'li Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın, onu uçağın merdivenlerinde karşıladı:
- Başkente hoş geldiniz Sayın Cumhurbaşkanım.
Özal sevindi... Türkiye sevindi... Ve SHP'nin boykotu sona erdi.

***


Tebrikler Özgür Özel

Makama saygı... Cumhurbaşkanı ile el sıkışmak... Bunları konuşurken Özgür Özel dedi ki:
Yurdun dört bir yanında miting yapıyorum.
Çay mitingi... Buğday mitingi... Emekli mitingi... Asgari ücret mitingi.



Miting niçin yapılır? İktidarın dikkatini çekmek için... Muhalefetin doğru tarafı budur.
Ama Anıtkabir'de el sıkışmamak ne oluyor?
Veya Cumhurbaşkanı'nı bayramda aramamak ne demek?
Budur... Makama saygı... Ve o makamda oturan şahsiyete saygı budur... Siyaset budur.
Tebrikler Özgür Özel.

***


Hayır... Elinize yapışmadı

Öyle insanlar vardır ki... Hamama gider, kurnayı beğenmez... Düğüne gider, zurnayı beğenmez... Ava çıkar, havada uçan turnayı beğenmez.
Eleştirir de eleştirir.
Özgür Özel, Külliye'ye gitti...
Eleştiri. Erdoğan'ın, CHP'ye iade-i ziyareti... Yine eleştiri.
CHP lideri ile terasta, gece yarısı sohbeti... Bu konuyu ben açtım... Özgür Bey dedi ki:




Doğru söylüyorsunuz... Eleştiriyorlar.
Arkadaşlarıma şunu dedim... Bu devletin gelenekleri var... Biz bunları unutmuş olabiliriz.
Önce ben gittim. Randevu istedim ve Cumhurbaşkanı'nı ziyaret ettim.
Sonra... Cumhurbaşkanı, bize iade-i ziyarette bulunacağını bildirdi... 10 dakika sonra arkadaşlara talimat verdim... Külliye'den Cumhurbaşkanlığı Forsu isteyin dedim.
Sayın Erdoğan geldiğinde... CHP Genel Merkezi'ne o forsu çektik... Niçin? Cumhurbaşkanı bir yere giderse... Orada... İçeride olduğunun herkes tarafından bilinmesi için.
Biz bunu yaptık... İyi ettik... Elimize mi yapıştı?

***


Bahar havası

Margaret Thatcher... İngiltere'de, 1979-1990 yılları arasında başbakanlık yaptı.
Sonra... Anılarını yazdı:
Demir Lady'nin Anıları. Tam 569 sayfa.
Kitabın bir yerinde diyor ki:
"Hakaret etmek siyaset yapmanın yerini tutmaz... Panik belirtisidir."




Özgür Özel'e bu kitaptan söz ettim... Siyaset ve hakaretten.
Aslında... Bütün siyasetçilerin okuması lazım.
CHP lideri dedi ki:
5 Kasım'da genel başkan seçildim... Ve şu ana kadar da Sayın Erdoğan'a hiç hakaret davası açmadım.
Cumhurbaşkanı da bana dava açmadı.
Aramızda bir anlaşma mı var? Hayır... Birbirimize hakaret etmediğimiz için dava açılmıyor.
Kötü söz söylemezsen, kötü söz duymazsın.

***


Derin sohbet

Pazartesi, salı, çarşamba... Üç gündür yazıyoruz.
Bitmedi... Konu çok, sohbet derin.
Yarın...
Bant çözümüne devam.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA