Jasmen Hande... Şeyma Ovis... Habibe Mecdi... Reem Nur... Bassan Sayed... Feyza... Esma... Hibe... Nahlah... Martina... Lübna... Nour... Menna... Tolga... Salon dolusu Mısırlı kadın.
İçlerinde doktor da var, mimar da... Öğretmen de var, üniversite öğrencisi de.
Hepsinin hayali Türkiye'yi görmek... Türkiye'yi gezmek.
Türkçe konuşuyorlar... Hayran kalırsınız.
Türkçe'yi... Yunus Emre Enstitüsü'nde öğrenmişler. Türk dizileri izleyerek... Geliştirmişler.
Sohbet ettik... Kitap imzaladık... Fotoğraf çektirdik. Adreslerini verdiler.
Bir dahaki gelişte... Evlerinde misafir etmek istediklerini söylediler... Ailecek.
Mısırlı kadınlardan gördüğümüz bu ilgi, sokaktaki Mısırlının, Türkiye'ye bakışının somut göstergesi.
***
Şairin kahvesi
Kahire'nin en canlı yeri... Gece gündüz kalabalık... Hareketli... Turist kaynıyor... Tarihi çarşı... Han El Halili.
Çarşının en popüler kahvelerinden biri... El Fiahawy.
Kalabalık... Kadın erkek... Mısırlı... Yabancı.
Burası... Milli marşımızın yazarı Mehmet Akif Ersoy'un yıllarca devam ettiği kahve.
Duvarda... Fotoğrafı asılı.
Mısırlı garson sordu... Arapça... Ne içeceğimizi... Çay mı, kahve mi?
Gözümüz Akif'in fotoğrafında... Cevap veremedik.
Garson bu defa... Yarı Türkçe, yarı Arapça bir şeyler anlatmaya başladı:
Ne dediğini anlamadık... Ama konuşmasındaki bazı sözcükler hiç de yabancımız değildi:
"Safahat... Şair... Mehmet Akif... Türk... Meşhur."
***
'O ev' bizim olmalı
Ankara... Kışları soğuktur... Eskiden çok daha soğuktu... Kar altındaydı.
Mehmet Akif Ersoy... 1923 kışını Kahire'de geçirdi... 1924 kışını da... Yazları ise İstanbul'a döndü.
Sonra... Abbas Halim Paşa, onu, yerleşmesi için Mısır'a davet etti.
Akif... 1925'te gitti... 10 yıl kaldı... Şairin suskunluk dönemi.
Öğretmenlik yaptı... Abbas Halim Paşa ile birlikte deveye bindi, dolaştı... Piramitler... Gezilecek yerler.
Ünlü şairin kahve içtiği mekânda aklımızdan neler geçti neler.
Türkiye, bunca yıl içinde, şairin Mısır'da 10 yıl oturduğu evi satın almalıydı... Müze yapmalıydı.
Ev... Kahire'nin Hilvan semtinde... Harap halde.
***
Kleopatra
Antik çağ Mısır'ının son hükümdarı... Efsane... Yaşantısı Hollywood filmlerine konu oldu.
Önce Jül Sezar'ın sevgilisiydi.
Sonra... Romalı General Marcus Antonios ile birlikte oldu.
Kahire'de... Kleopatra Oteli de var, Kleopatra Hastanesi de.
Kleopatra Restoran... Evet, o da var.
Kleopatra sigarası... Büfelerde.
Kleopatra seramik... Desen desen... Çeşit çeşit.
Heykeli yapılmış... Ziyaretçisi çok.
Kleopatra hamamları da var... Marsa Matruh kenti. Libya sınırında. Her yandan termal su kaynıyor... Sıcak... Şifalı... Açık hava hamamı... Bir değil, birkaç tane... İnsanlar yıkanıyorlar.
Ücretsiz.
Mısırlı... Kleopatra ile ilgili o kadar çok şey anlatıyor ki... Ama... Hiçbiri, Kleopatra'nın mezarının nerede olduğunu bilmiyor.
Kayıp... İkisi de... Kleopatra'nın mezarı da... Marcus Antonios'unki de.
***
Nil... Hazine
Alan Mikhail... Yale Üniversitesi Tarih Bölümü'nde öğretim görevlisi.
Kitabında... "Mısır, içinden nehir geçen bir çöldür" diyor... Ve devam ediyor:
Hiçbir toprak parçası Mısır kadar su idaresine muhtaç değildir.
Mısır'ın sulama sistemi dünyanın en eski sistemlerinden biridir. (Osmanlı Mısır'ında Doğa ve İmparatorluk... Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.)
Nil... Dünyanın en uzun ikinci nehri... 6 bin 853 kilometre.
Mısır'ın can damarı... Çöle hayat veriyor.
Ülke ekonomisinin lokomotifi... Tarımsal gelir kaynağı.
Ve... Kahire'de Nil turizmi...
Gündüz, gece... Yüzlerce gemi... Binlerce turist... Müzik... Gezi teknesinde yemek... Eğlence...
***
Yazık oluyor
Mısır... Nil Nehri sayesinde, dünyanın önemli tahıl ambarlarından.
18'inci yüzyılda...
İstanbul, Mekke, Medine, Tunus, Yemen, Halep, Fas, İzmir, Girit ve Selanik'e tahıl yollanmış.
Şiirlere, romanlara konu olan... Bir coğrafyaya hayat veren Nil Nehri... Maalesef... Kirli.
"Çöp deposu" gibi.
Kontrol yok... Ceza yok... Uyarı yok... Üzüldük.
***
Osmanlı mührü
Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı fethi sonrasında...
İmparatorluğun en önemli bölgesi... Mısır.
İmparatorluğun en büyük tarımsal ürün üretim merkezi... Mısır.
Gelir... Diğer eyaletlerden daha fazla.
Kahire... Osmanlı'nın, İstanbul'dan sonraki ikinci büyük şehri.
Osmanlı'nın vurduğu mühür öylesine güçlü ki... Nereye gitseniz izlerini görüyorsunuz.
Camiler... Çarşılar... Çeşmeler.
Mısırlının Türkiye sevgisi biraz da buradan geliyor... Tarihten.
***
Örf... Âdet... Gelenek
Mısırlı... Yeni bir ev alıyor... Ya da araç.
Örf... Âdet... Gelenek... Kurban kesmesi şart... Kesiyor.
Sonra... Sağ elini kana bastırıyor... Avucu, parmakları kan içinde.
Kanlı 5 parmağı aracın üzerine bastırıyor... "Aman kaza olmasın."
Ev aldıysa... Evin duvarına... Kanlı parmakların izleri duvarlarda... "Aman nazar değmesin."
***
Ekmek... Ve devlet desteği
Bizde... Halk ekmek var.
Mısır'da da... Benzer bir uygulama gördük... Şöyle ki:
İhtiyaç sahiplerine bir belge veriliyor... Ucuz ekmek belgesi.
Bu belgeyle... Bir kişi, günde 10 ekmek alabiliyor.
Fiyatı... Bizim parayla 70 kuruş.
Ülke nüfusu kalabalık... Gelir düzeyi düşük... Ekmekte devlet desteği... Sübvansiyon çok önemli.
***
Kuzey Afrika'daki akraba
Sokaktaki insan... Türkiye'ye hayran.
Mısırlının... Türkiye ile sorunu... Alıp veremediği yok.
Türkiye'yi görmek... Herkesin özlemi. Türkiye-Mısır ilişkilerindeki yumuşama... İyileşme... Erdoğan'ın ziyareti...
Sisi'nin Türkiye'ye gelecek olması insanları sevindirmiş.
Necip Mahfuz... Nobel Edebiyat Ödülü sahibi ilk Müslüman yazar...
Ortadoğu'nun Balzac'ı.
Adını taşıyan lokantada (Naguib Mahfouz Coffee Shop) akşam yemeği yedik.
Öyle ilgi gördük ki... Kendimizi... Türkiye'de... Bir akraba evinde hissettik.