Türkiye Büyük Millet Meclisi, toplantı halinde... Ama hava buz gibi soğuk... Milletvekilleri, genel kurul salonunun tahta sıralarında, paltolarıyla oturuyorlar.
Tarih... 1 Kasım 1920.
Bolu Milletvekili Fuat Bey, Meclis Başkanlığı'na önerge sunuyor:
Şiddetli soğuk Meclis'teki görüşmeleri imkânsız duruma getirmiştir.
Bu durum milletvekillerinin sağlığını olumsuz etkilemektedir.
Genel kurul salonunda soba kuruluncaya kadar Meclis çalışmalarının ertelenmesini arz ve teklif ederim.
Salondan sesler yükseliyor... Ret! Ret!
Başkan, önergeyi oyluyor.
Milletvekilleri... Soğuktan titrerken, oylarını kullanıyorlar.
Başkan... O da soğuktan tir tir titreyerek, sonucu açıklıyor:
- Önerge reddedilmiştir... Meclis, çalışmaya devam edecektir.
***
Cepheye giden vekiller
Kurtuluş Savaşı yılları... Meclis'e, "16 imzalı" bir önerge veriliyor.
Verenler... Değişik illerden milletvekilleri.
İçlerinde... Doktor da var:
- Cepheye gidip düşmanla savaşmak arzusundayız... Yüce Meclis'ten izin istiyoruz.
Meclis Başkanlığı... Konuyu Genelkurmay Başkanlığı'na iletiyor.
Genelkurmay da, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa'ya, resmi yazı ile durumu bildiriyor:
- Aşağıda adları yazılı 16 milletvekili orduda görev yapmak istemektedirler... Kendilerine Meclis ve Genelkurmay tarafından izin verilmiştir... Her biri uygun göreceğiniz şekilde görevlendirilmelidir.
***
Birinci Meclis
Koridorda 3 tane küp... Su dolu... Küplerin yanında da birer tas.
Milletvekillerinin su içmeleri için.
Aydınlatma... Bir kahvehaneden getirilen, büyük bir gaz lambası ile.
Evli milletvekilleri, evlerinde kalıyorlar... Eve gidiş-geliş eşekle... Beygirle... At arabasıyla.
Bekârlar... Eşlerini Ankara'ya getirmeyenler... Muallim mektebinde kalıyorlar. Yer yatağında.
Aylıkları... 100 lira... Yazı ile "Yüz." İhtiyaçlarını Ankaralılar karşılıyorlar.
Unutmadan...
Ankara Milletvekili Mustafa Kemal Paşa'nın aylığı... Aynı... "Yüz lira."
***
Acı ama gerçek
Meclis açılıyor... 23 Nisan 1920... Fakat... Bazı milletvekilleri Ankara'ya/Meclis'e gelmiyorlar.
Mustafa Kemal Paşa... 9 Mayıs 1920'de... Gizli oturumda kürsüye çıkıyor:
- Millet tarafından milletvekili seçilmiş bazı kişiler, İngilizlerden para alarak halkı aldatıyor ve kışkırtıyorlar.
***
'Kahrolsun!'
Meclis... Gizli oturum tutanakları... 3 Temmuz 1920.
Kürsüde... Genelkurmay Başkanı ve Edirne Milletvekili İsmet Bey:
- Yunanlılar'a en güçlü yardım içteki ikiyüzlüler tarafından yapılmıştır. (Kahrolsun sesleri.)
***
Yok etmeye çalışanlar
Gizli oturum. 26 Eylül 1920.
Mustafa Kemal Paşa, Meclis'te konuşuyor:
- Bizi yok etmeye çalışan İngilizler, Fransızlar ve İtalyanlar ile İstanbul'da birlikte çalışan insanlar vardır.
***
Uyarı
Meclis'te... Gizli oturumlarda... Neler konuşuluyorsa... "Yabancı devletlerin" haberi oluyor.
Meclis'teki görüşmeler, "dışarıya" nasıl sızıyor?
Mustafa Kemal Paşa, "yine bir gizli oturumda" isim vermeden uyarıda bulunuyor:
- İçimizdeki bazı milletvekilleri...
***
Hepsi gerçek
Kurtuluş Savaşı... Afyon düşmüş... Düşman, Polatlı'ya doğru ilerliyor.
Bu sırada... Milli mücadeleyi engellemek için, yıkıcı faaliyetler de oluyor.
Örneğin... "İngiliz korumasındaki" bir kuruluş:
"Muharipler Cemiyeti."
Cemiyetin kurucuları... Rahip Frew... İngiliz Askeri Ataşesi W. Deads... Ve "içimizden" bazı isimler.
***
Nutuk
Mustafa Kemal Atatürk... Meclis'te... Büyük nutku okuyor... 15-20 Ekim 1927.
Nutuk'ta... "Kurtuluş Savaşı sırasında" bozgunculuk yapanlardan da söz ediyor.
Onlar için "neler" mi söylüyor?
- Bezginler... Yılgınlar... Korkaklar... Yabancı hayranları... Teslimiyetçiler... Alçaklar... Hainler.
***
Yüce irade
Cumhuriyet'in ilanından sonra Atatürk'ün, TBMM'yi açış konuşmalarında, bir "vurgu" var:
"Milli irade."
1923... Büyük Atatürk, Meclis'te konuşuyor:
Hep birlikte saygın bakışlarımızı, vicdanlarımızın merkezi olan millete dikelim.
Orada erdemin, vefa ve içten bağlılığın, yenilenme arzusunun, egemenlik aşkının ve geleceğin sönmez ateşi vardır.
Bu yüce iradenin huzurunda büyük bir saygıyla eğilelim.
Milli irade ve amaçlarına uymayanların sonu hüsrandır.
***
Kutlu olsun
Bugün 23 Nisan... Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı.
Kovid-19 nedeniyle, kutlamalar sınırlı olsa bile, sevincimiz sınırsız.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz