Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YAVUZ DONAT

Deniz Baykal... Güncel siyaset... Ve anılar

Perşembe... Saat 13.00... Çayyolu- Angora Evleri... Salonda dört kişiyiz... Deniz Baykal... Prof. Dr. Aslı Baykal... Mehmet Sevigen... Ve biz.
Bir de evin köpeği... Bol tüylü... İriyarı... Sevimli mi sevimli.
Geçmişten bugüne... Zaman tünelinde gezinti.
Söz... Son günlerin "Tartışmasına" geldi.
"ABD kaynaklı rapor... Darbe ihtimali." 12 Eylül 1980 darbesini yaşayan... "Zincirbozan sürgününe yollanan" Deniz Baykal... Üstüne basa basa... Şunu söyledi:
- Darbe, muhtıra... Siyasete müdahale... Tuzak... Komplo... O defter artık kapandı.

***


Demokrasi... En yüce değer
Üniversite hocalığı...
1973'te başlayan milletvekilliği...
Bakanlık günleri...
Parti liderliği.
Zaman... Film şeridi gibi gözlerimizin önünden geçti.
Sonra... "Nerede kalmıştık" dedik... Ve...
Sözü yine "Darbe söylentilerine" getirdik.
Deniz Baykal:
Yanlış... Anlamsız... Böyle şeyler Türkiye'nin gündeminden çoktan çıktı.
Türkiye çok ağır bedeller ödedi.
Son darbe girişimi... Demokrasiye âşık Türk halkı tepkisini gösterdi.
Darbeciler... Şu sorunları çözeceğiz diye geldiler... Hiçbiri çözülmedi... Sorunlar daha da ağırlaştı.
Türkiye artık normal siyasi rayına oturdu.
Sorunlar demokrasi içinde çözülür... Demokrasi en yüce değer.

***


Fotoğraf yok
Erdal Şafak... "Hani fotoğraf" dedi.
Metin Yüksel "İlle de fotoğraf" istedi.
Fotoğraf yok... Neden mi?.. Deniz Bey "Nedenini yazmamızı" istemedi.
Ama "Hoşgörüsüne ve dostluğuna" sığınarak yazacağız.
Süleyman Demirel ile Deniz Baykal'ın ortak özellikleri... Fotoğraf ikisi için de çok önemli.
Demirel... Fotoğraf çekilirken ille de ceketli kravatlı olacak... Ve de traşlı.
Deniz Baykal... Spor kıyafet de olabilir...
Fakat mutlaka saçının başının bakımlı olması, giyim kuşama özen şart.
Dün... Sıcak bir ortam... Aile sohbeti gibi...
Serbest kıyafet... Deniz Bey "Fotoğrafı bir başka gün çekeriz... Yarım kalan sohbete devam ederiz" dedi.

***


Algı Operasyonları
Son günlerde çıkan "Darbeli" söylentiler...
Biz "Deli saçması" diye konuşunca...
Deniz Baykal "Dışarıdan kaynaklanıyor" diyerek sözümüzü kesti.
Ve... "Gereğinden fazla ciddiye alındı" dedi.
Sonra... "Darbe söylentileri, algı ile siyaset yapmaya çalışan çevrelerin silahı" diye ekledi.
Dinlemeye devam ettik:
Bu çeşit şeyler Türkiye'yi yönlendirmek isteyen çevrelerin kullandıkları bayat malzemeler.
O devirler çoktan bitti... Halkımız böyle algı operasyonlarına karşı çok tepkili.

***


Torun Mehmet
Deniz Baykal'a "Mehmet'i" sorduk...
Tanıdığımızda "Bebekti." Baykal "O şimdi Amerika'da" dedi:
- Columbia Üniversitesi, Bilgisayar mühendisliğini bitirdi... 5 yıldır Microsoft'ta çalışıyor...
- Deniz Bey... Mehmet, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la tanıştı mı?
- Elbette... Sen o olayı çok iyi bilirsin...
Tanıştıklarında Mehmet 10 aylıktı.
Ve... Bir anda salonda kahkahalar patladı.

***


Bir varmış, bir yokmuş
Uzun yıllar ötesinden... Bir "İnsan ve siyaset" hikâyesi...
TV dizisi gibi.
Deniz Baykal... Kucağında 10 aylık Mehmet... Antalya-İstanbul-Ankara uçuşunda.
Uçuşun Antalya-İstanbul ayağı çok rahat... Bebek, dedesinin kucağında, uykuda.
Baykal... İstanbul'da uçak değiştirecek...
İstanbul'dan Ankara'ya geçecek... Fakat...
İstanbul örgütü havaalanında... Baykal'a ısrar üzerine ısrar: Efendim, çok önemli bir toplantı var... Katılmanız şart.
İyi de... Mehmet ne olacak?... Tek başına Ankara'ya nasıl uçacak?
Bu sırada Ali Şen de havaalanındadır...
Deniz Bey onu görür: Ali Bey, Mehmet'i kucağınıza versem... Ankara'da eşim Olcay sizden alır.
Mehmet... Ali Şen'in kucağında ağlamaya başlar.
Deniz Baykal THY görevlisinden ricada bulunur: İzninizle uçağa kadar torunumla gidebilir miyim?... Belki ağlaması durur.
Uçağa girince... Mehmet'te yine bir ağlama...
Hıçkıra hıçkıra.
Tesadüf... İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan da uçaktadır...
Tayyip Bey, Deniz Bey'e der ki: Sayın Genel Başkan... Bebeği bana verin... Biz anlaşırız.
10 aylık Mehmet... Tayyip Bey'in kucağında...
Gülücükler atar... Ağlaması kesilir.
Deniz Bey... İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'na sorar: Tayyip Bey, ne yaptınız da Mehmet susuverdi... Okuyup üflediniz mi?
Uçakta kahkahalar patlar... Mehmet de uyumaya başlar.

***


İkinci perde
Uçak havalanınca... Deniz Baykal, hemen telefonla eşini arar:
- Olcay... İşim çıktı gelemiyorum... Mehmet'i, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'la gönderiyorum.
- Ama... Ya yolda çişi gelirse?..
Annesi altını bağlamamış...
Ya Tayyip Bey'in üstünü kirletirse?
Yolculuk... "Vukuatsız" geçer... Mehmet derin bir uykuda...
Çiş miş yapmaz.
Ve... Uçak Ankara- Esenboğa'da.
Olcay Hanım hemen Tayyip Bey'in "Üstüne başına" bakar.
Açık renk bir takım elbise...
En ufak leke yok... Olcay Hanım rahatlar.
- Tayyip Bey... Çok teşekkür ederim... Mehmet sizi üzdü mü?
- Hayır... Çok uslu ve akıllı bir çocuk... Çok sevdim.

***


Son
İşte... Torun Mehmet ile Tayyip Bey'in tanışması...
- Deniz Bey... Daha sonra hiç görüşmediler mi?
- Hayır... Mehmet Amerika'da.
Sıra geldi Aslı Baykal'ın da hoşlandığı/ güldüğü soruyu sormaya:
- Adettendir... Bayramda torun el öper... Dede de torununa harçlık verir...
Dedeliğin gereğini yerine getiriyor musunuz?..
Mehmet'in bayram harçlığını veriyor musunuz?
- Niye vereyim?... O bana versin...
İyi para kazanıyor... Hem de Dolar ile.

***


Cemil Çiçek İle Köksal Toptan'a selam
Önceki gün Cemil Çiçek ve Köksal Toptan'la birlikteydik.
"Deniz Baykal ile görüşeceğimizi" söyleyince...
İkisi de selam gönderdi.
Deniz Bey... Selamı aldı... Çok ama çok sevindi.
"Ne olur benim de selam, sevgi, saygı ve muhabbetlerimi söyle... İkisi de fevkalade değerli siyaset ve devlet adamı...
Ama unutma... Bugün söyle" dedi.
Selam... Üstümüzde kalmasın.

***


Ömer Çelik'in kulakları çınladı
Deniz Baykal... 1973'ten bu yana dostumuz... "Ortak anılarımızı" anlattı.
Sonra... Biz de bir "Anıyı" hatırlattık.
Akşam yemeği... Masada üç kişi... Deniz Bey... Aslı Aydıntaşbaş... Ve biz.
Sohbet... Siyaset... Yemek... Birer kadeh şarap.
Masamıza garson geldi...
Elinde bir şişe şarap: Sayın Ömer Çelik gönderdi.
Deniz Bey... Gülümsedi: Büyük incelik... Lütfen teşekkür ve selamlarımı söyleyin.
Yemek bitti... Kalktık...
Giderken Ömer Çelik'in masasına yaklaştık... Ömer Bey de hemen ayağa kalktı.
Teşekkürler... Karşılıklı hatır sormalar...
Ayaküstü sıcak bir konuşma.
Biz bu anıyı anlatırken... Deniz Bey güldü... Duygulandı... Ve şöyle dedi:
- Doğrusu da bu değil mi?..
Siyaset biraz nezaket, biraz da zarafet değil mi?.. Ömer Çelik fevkalade beyefendi bir insan... Ona da selamımı söyler misin?

***


Veda
Vedalaşırken... "Anılar anılar" diye mırıldandık.
Yürüyüş yaptığımız... Spor salonunda buluştuğumuz...
Bisikletle dolaştığımız günler.
Deniz Bey... Uğurlarken...
Eksik olmasın, bize iltifat etti.
Kızına ve Mehmet Sevigen'e dönerek şunları söyledi:
- Yavuz'u iyi tanıyın...
Siyasetin... Son yarım yüz yılın kara kutusudur.
Teşekkürler Deniz Bey...
Sağlık ve en kısa sürede tekrar buluşmak dileğiyle.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA