Bugün yaşanan pek çok olay, düşünüyoruz da geçmişte yaşananların fotokopisi gibi.
Hani, bir film yapılır, haftalarca gösterimde kalır... Yıllar sonra aynı film başka oyuncularla yeniden çekilir ya...
Siyasette de öyle.
Ama... İnsan hafızası... Kimi "Dünü çabuk unutuyor."
Kimi de... Yaşı genç... "Dünü hiç bilmiyor."
Bugün... Zaman tünelinde bir gezintiye ne dersiniz?
Öyle bir gezinti ki... Dünün "Filmini" de göreceksiniz, bugün aynı filmin "Yeni çekimini" de.
***
Olay-1
Dönem... Anavatan Partisi'nin iktidar olduğu dönem... 1983 sonrası.
Turgut Özal, Başbakan.
Semra Özal... "First lady."
Bayan Özal bir vakıf kurmuştu:
"Türk Kadınını Güçlendirme Vakfı."
Semra Hanım... Yanında "Papatyaları", hiç gündemden düşmüyorlardı.
Geziler... Geceler... Değişik etkinlikler... Renkli görüntüler.
Dönemin muhalefeti, Meclis'e bir önerge verdi:
- Değirmenin suyu nereden geliyor?.. Türk Kadınını Güçlendirme Vakfı neler yapıyor?.. Kurucuları kimler?.. Yönetim Kurulu'nda hangi isimler var?... Servetleri nedir?.. Araştırılsın.
Muhalefetin önergesi "Gündem oldu." Manşetlere taşındı.
Kamuoyunda "Destek buldu."
Bunun üzerine... Semra Özal'a yakın birkaç ANAP milletvekili "Yeni bir öneri" getirdiler:
Evet... Türk Kadınını Güçlendirme Vakfı araştırılsın... Geliri gideri... Yöneticilerinin servetleri... Hepsi incelensin.
Fakat... Sadece bu vakıf değil, Türkiye'deki bütün vakıflar, incelemeye dâhil edilsin.
Bütün vakıfların kurucuları, yöneticileri, gelirleri tek tek gözden geçirilsin.
Bu da yetmez... Gazete sahipleri, yazarları, yöneticileri... Onlar da inceleme listesine eklensin.
Uzatmayalım.
"Olay" sulandırıldı.
Yüzlerce vakıf... Binlerce isim... Haydi, çık bakalım işin içinden.
Ve... Zaman geçti... Olay unutuldu...
Kapandı gitti.
"İnceleme" mi dediniz
Güldürmeyin insanı.
***
Olay-2
Dönem... Prof. Tansu Çiller'in Başbakan olduğu dönem... 1990'lı yıllar.
Bir ara... Doğruyol Partisi lideri Çiller'in "Mal varlığı" konuşulmaya başlandı.
Amerika'daki... Türkiye'deki malı, mülkü... Serveti.
Muhalefet... Meclis Başkanlığı'na önerge verdi:
- DYP Genel Bakanı ve Başbakan Tansu Çiller'in serveti araştırılsın.
Önerge... Kamuoyu tarafından da desteklendi.
Medya... Gelişmeleri geniş geniş verdi.
DYP'liler... Baktılar iş büyüyecek... Hemen onlar da TBMM Başkanlığı'na "Yeni bir araştırma önergesi" verdiler:
Araştırılsın... DYP liderinin mal varlığı araştırılsın.
Ama... Sadece onun değil, bütün siyasi parti liderlerinin servetleri araştırılsın.
Bu arada... Gazete ve televizyon sahipleri... Genel yönetmenler... Yazarlar... Onlar da unutulmasın.
Yani... Yeni bir "İşi sulandırma... İpe un serme... Zaman yayma... Rafa kaldırma" olayı.
Ve... Öyle de oldu.
Zaman geçti... Her şey unutuldu.
***
2019... Aynı film... "Yeni çekim"
Cumhurbaşkanı Erdoğan "Bir konuyu" gündeme getirdi... Ve "Araştırılmasını" istedi.
Uzun uzun anlatmaya gerek yok... Biliyorsunuz.
"Şehir Üniversitesi... Arsa tahsisi... Halk Bankası Kredisi."
"İşin ucu" eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'na dokunuyordu.
Ahmet Davutoğlu hemen "Karşı öneriyi" getirdi:
Evet... Araştırılsın.
Ama... Bütün vakıf üniversiteleri, bütün arsa tahsisleri araştırılsın.
Banka kredisine gelince... Araştırılsın... Fakat... Bütün banka kredileri araştırılsın.
Evet... "Bu filme" ne diyorsunuz?
Eski senaryo... Eski film... Sadece "Aktör" değişik... Ve "Yeni çekim."
***
Bir Kore gazisi
Çarşamba, perşembe... "Osmaniye'yi yazdık." Ama... Osmaniye'de "Öyle bir sahne" var ki;
1. Yazmadık... Yazamadık.
2. Eşe dosta anlattık... Ankara'da, İstanbul'da.
3. Ve tepkiyle karşılaştık... Yazmadığımız için tepki.
Öyleyse... Paylaşma zamanı.
Bir Kore gazisi... Yaşı 90'ın üstünde.
Gazi hasta... Evinde... Yatakta.
Bir ziyaretçisi var... Garnizon Komutanı... Albay Emin Yılmaz Sancaktar.
Albay... Hastanın yanına oturuyor... Yere... Yer minderine.
"Karyolada yatan" gazi, hemen yataktan iniyor.
Ama... Ayakta duracak hali yok.
Yere çöküyor... Albayın minderinin yanına... Dizinin dibine.
Albay Emin Yılmaz Sancaktar şaşırıyor... Tepki gösteriyor... Soruyor:
- Neden yatağından kalktın?
Kore gazisi yanıt veriyor:
Siz komutansınız... Ben de sizin askerinizim.
Asker, komutanından daha yükseğe oturamaz... Ayıptır.
Aslında... Karşınızda ayakta durmam gerekiyor... Ama hastayım... Dermanım yok... Ayakta duramıyorum.
Komutanım... Oturduğum için beni affet... Özür diliyorum.
Üç gündür bu olayı yazıp yazmama konusunda kararsızdık.
Oh!... Yazdık... Rahatladık.