Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YAVUZ DONAT

Unutmadık

DİYARBAKIR

Anneler... Dağa kaçırılan evlatlarının özlemiyle yanıp tutuşan anneler.
3 Eylül'den bugüne...
HDP İl Başkanlığı'nın önünde nöbet tutan anneler... 100 güne yaklaşıyor.
Tehditlere rağmen eyleme devam eden anneler.
Sizleri unutmadık.
Unutmayacağız.
Daha önce gelmiştik... Konuşmuştuk.
İşte yine kucaklaşmaya geldik... Sizlerin yanındayız.

***


"Anneciğim"

Ayşegül Biçer... Latife Ödümlü...
Fatma Akkuş... Hüsniye Kaya...
Mevlüde Üçdağ... Fatma Bingöl.
Biri hıçkıra hıçkıra ağlıyor.
Diğeri sessiz... Gözyaşları, yanaklarını ıslatıyor.
Gel de duygulanma.
"Manzara" Necip Fazıl'ın "Anneciğim" şiirini anımsatıyor.
Ak saçlı başını alıp eline, Kara hülyalara dal anneciğim!
O titrek kalbini bahtın yeline, Bir ince tüy gibi sal anneciğim!
Sanma bir gün geçer bu karanlıklar, Gecenin ardında yine gece var;
Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar, Yaşlı gözlerinle kal anneciğim!
Gözlerinde aksi bir derin hiçin, Kanadın yayılmış, çırpınmak için;
Bu kış yolculuk var, diyorsa için, Beni de beraber al anneciğim!..

***


Tehdit

Süleyman Aydın... Oğlunu 4 yıl önce kandırmışlar... Henüz 15 yaşında iken.
O da şimdi "Annelerle" birlikte.
"Evlat" nöbetinde.
"Tehdit var" diyerek söze başlıyor:
Akşam... Eve giderken... Yüzleri kapalı üç kişi... Yanıma geldiler.
Eylemi sonlandırmamı istediler... Tehdit ettiler.
Hayır... Eyleme devam edeceğim... Çocuğumu geri alana kadar burada bekleyeceğim.

***


Asker

Şevket Altıntaş... Elinde oğlu Müslüm'ün fotoğrafı.
Müslüm... O bir asker.
4 yıl önce...
Tunceli- Pülümür'de...
Bindiği otobüs durdurulmuş.
Müslüm...
Dağa götürülmüş.
Şevket "Evlat nöbeti" tutuyor...
"Ölürüm de eylemden vazgeçmem" diyor.

***


Sabır

Süheyla Demir... Emine Kaya... Hacire Akay... Remziye Akar... Ve diğer kadınlar.
Namaz vakti... Az ilerideki camiye gidiyorlar.
Sonra... Geliyor, Mehmetçiğe çorap, eldiven örüyorlar.
Ellerinde Kur'an.
"Evladım geri gelsin" diye dua ediyorlar.
"Sarılıyoruz... Sabır diliyoruz." Nasıl da mutlu oluyorlar.

***


Not defteri

Şevket Bingöl.. Oğlu Tuncay "5 yıldır dağda." Baba... "Yavrum 14 yaşındaydı" diyor:
- İstanbul'da...
Arnavutköy'de...
Çayına ilaç attılar...
Kaçırdılar...
Dağa götürdüler.
Sonra... Salih Gökçe söze giriyor.
Oğlunun "2015'ten bu yana dağda olduğunu" söylüyor.
Dinliyoruz... Onlar anlatıyorlar, biz not alıyoruz.
Sıra Şehmuz Kaya'ya geliyor.
"Tarih" söylüyor:
- 24 Temmuz 2015... O gün, bugün...
Oğlum dağda... Oğlumu geri versinler... Oğlumu istiyorum.
Artık... Veda zamanı.
Ama... Anneler, babalar "Bırakmıyorlar."

***


Çadır

Geçen gelişimizde "Hava sıcaktı." "Eylem...
Nöbet" dışarıdaydı.
Şimdi... Hava soğuk.
Bazen yağmur yağıyor.
Eylem "Çadırda" devam ediyor.
"Hava şartları" umurlarında değil.
"Tehdit..." Umurlarında değil.
Salih Gökçe yine sesini yükseltiyor...
"4 yıldır oğlumun yolunu gözlüyorum" diyor.
Evlat hasreti...
Yağmuru, soğuğu unutturuyor.

***


"Anacığım"

Anneler... "Tehditleri" anlatıyorlar.
Yollarını kesenleri... Evlerine gelenleri... "Eyleme devam ederseniz ailenize zarar veririz" diyenleri.
"Eylemin hemen sona ermesini" isteyenleri.
Ama... Onlar... Kararlılar.
"Aylar da geçse... Yıllarca da sürse" eyleme devam edeceğiz diyorlar... Ağlayarak.
Ağlamak... Cahit Sıtkı Tarancı'nın "Anacığım" diye seslendiği gibi...
"Bir gün sılaya geldiğimde,
Bir şeyler sezersen halimde,
Hiç şaşmayasın anacığım.
Başımı koyup dizlerine,
Uzun uzun ağlayacağım
Bütün insanların yerine."
Annelerle, babalarla vedalaşıyoruz.
İstekleri... Tekrar gelmemiz.
Elbette... Onları nöbetlerinde hiç yalnız bırakır mıyız?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA