Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YAVUZ DONAT

Erdoğan... “Dalgasını geçti”

Siyaset... Bir kurumdur... Önemli ve saygın bir kurum... Siyasi liderlik de öyle.
Siyasetçi ne söyleyeceğine olduğu kadar, neyi söylemeyeceğine de dikkat etmelidir.
"Dedikodu... Yalan dolan" siyasetin malzemesi değildir... Olmamalıdır.
Lider... Her duyduğuna inanmamalıdır... Sormalıdır... Araştırmalıdır.
Yoksa... Onunla "Alay ederler... Dalga geçerler."
Dün... Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan'ın, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile "Uzun uzun dalga geçtiği gibi."
Kılıçdaroğlu kendisini ve partisini "Bu duruma" düşürmemeliydi.

***

Hikâye

Ağzı olan konuşuyor... Bilen de bilmeyen de... İşte hikâye... Adamın biri köy kahvesinde... Anlatıyor:
Hazreti Musa Allah'a yalvarmış... Kızım olsun diye.
Ve bir kızı olmuş... Adını Ayşe koymuş.
Kızını Allah'a kurban etmek istemiş... Eline bıçağı almış... Ayşe'nin boğazına dayamış.
Bu sırada Azrail gelmiş... Elinde bir keçiyle... Kızını değil, keçiyi kurban etmesini istemiş.
Dinleyenlerden biri dayanamamış:
-Ben bu anlattıklarının neresini düzelteyim?... Hazreti Musa değil, Hazreti İbrahim... Kız çocuk değil, erkek çocuk... Ayşe değil İsmail... Azrail değil Cebrail... Keçi değil koç... Söyle, hangi birini düzelteyim?
Erdoğan dün partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda "Bu hikâyeyi" anlattı... Ve dalgasını geçti:
-Güya ben Külliye'de bir CHP'li ile görüşmüşüm... Söyleyen belli değil... Doğrulayan belli değil... Olay hiç belli değil... Şimdi ben bunun neresini düzelteyim?

***

Komşu komşu hu hu!

Külliye... Bir CHP'li... Erdoğan... CHP'ye kimin genel başkan olması gerektiği... Telkin... İki farklı otomobil plakası... Aslı yok esası yok... Ama Türkiye günlerdir bunu konuşuyor.
Tıpkı "Çocukların tekerlemesi" gibi.
Erdoğan "Tekerlemeyi" TBMM'deki Grup Toplantısı'na taşıyor... Dinleyen kahkahayı basıyor... Televizyonlar canlı yayın yapıyorlar.
Cumhurbaşkanı CHP üzerine "Makarayı... Dalga geçmeyi" sürdürüyor:
-Komşu, komşu!
-Hu, hu!
-Oğlun geldi mi?
-Geldi -Ne getirdi?
-İnci, boncuk.
-Kime, kime?
-Sana, bana.
-Başka kime?
-Kara kediye -Kara kedi nerede?
-Ağaca çıktı -Ağaç nerede?
-Balta kesti -Balta nerede?
-Suya düştü.
-Su nerede?
-İnek içti.
-İnek nerede?
-Dağa kaçtı.
-Dağ nerede?
-Yandı, bitti kül oldu.
Ey CHP!.. Nereden nereye?.. Lider açık veriyor, Erdoğan boş kaleye gol atıyor... Dalga geçmeyi sürdürüyor.

***

"Gırgır"

Güya... Külliye'ye gizlice gelen bir CHP'liye, Cumhurbaşkanı Erdoğan "CHP'nin genel başkanı sen olmalısın" demiş... "Telkinde" bulunmuş.
Erdoğan... Bulmuş bir fırsat... Bırakır mı hiç?... Yine dalgasını geçiyor:
-Ben neden bir CHP'liye böyle bir telkinde bulunayım ki?... Kılıçdaroğlu'dan daha ideal bir genel başkan olmaz ki.
Meclis kalabalık... Günün konusu "Gırgır."

***

Bohçacı kadın siyaseti

Partinin "Okulu" var... "Araştırma merkezi" var.
"Üniversite uzantısı" var.
"Kanaat önderleri" ile bağlantısı var.
Geçmişte önemli devlet görevlerinde bulunmuş "Akil insanları" var.
"Danışmanları" var.
Bütün bunlar dururken, ülkenin ana muhalefet partisi tutar da bir "Bohçacı kadın dedikodusuyla" siyaset yapar mı?
Yaparsa... Olacağı bu işte... Erdoğan da onu "Tefe koyar... Alay eder... Dalga geçer."

***

CHP... "Ah" mı aldı?

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan'ın Grup konuşmasından birkaç satırbaşı:
CHP'nin içindeki taht oyunları, güç savaşları.
İç hesaplaşmalar.
Alavere dalavere siyaseti.
CHP kendi kendine orta oyunu oynadı ve oyun bitti.
CHP'den ne köy olur ne de kasaba.
Ankara'da bir oyun seyrediyoruz... Tam bir şenlik.
Filmlere taş çıkaracak bir senaryo.
CHP'nin başında kim olduğundan bize ne?
Sahi?... Nedir koskoca CHP'nin başına gelenler?... CHP bir beddua mı aldı nedir?
Sakın parti içinde "Eleştiri/özeleştiri" yaptığı için apar topar pencereden atılan, eski Ankara Milletvekili, eski TBMM Başkan Vekili Yılmaz Ateş'in ahı tutmuş olmasın.

***

Dikkat Dikkat!..

Eskiden de vardı... Bugün yine var... Yarın da olacak.
Kısa adı DÜM... Açılışı... Dedikodu üretim merkezi.
İşsiz güçsüz takımı... Bulanık suyun balık avcıları... Gıdasını ortalığı karıştırmaktan alanlar... Yalanı sermaye yapanlar... Akşama kadar "Böyle işlerle" uğraşırlar.
Bir yalan uydururlar... Sonra kendileri de inanırlar.
Siyasetçiye... Özellikle de lidere düşen görev... "Böylelerinin" laflarına kulak asmamak.
Yoksa... "Gırgır... Makara... Alay" konusu oluverirler.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA